
Yazarlarımızdan
Görkem Çolak, ''
Yeni Sezon Ve Beraberinde Getirdikleri'' adlı yazısıyla sezonu değerlendirdi.
Yeni Sezon ve Beraberinde Getirdikleri
Merhaba. İki aya yakın bir sürenin ardından yeniden sizlerle bir şeyler paylaşacak olmaktan dolayı oldukça mutluyum. Ama mutluluğumu gölgeleyen bazı unsurlar da yok değil açıkçası. NBA’de yeni sezonla birlikte gelen bazı sorunları bu yazımda incelemeye çalışacağım. Başlayalım isterseniz.
Çok yıldız bir arada olmuyor
Los Angeles Lakers’la başlamak istiyorum sezonla beraber gelen sorunlara. Bildiğiniz üzere Lakers sezona pre-season maçlarının devamında, aynı istikrarla (!) kötü bir giriş yaptı. Sezonun başında koç değişimi yapıldı, galibiyet için her oyuncu elinden geleni yaptı hatta Kobe olağanüstü bir sezon başlangıcı yaptı ama sonuç Kobe’nin +30 attığı 12 maçta alınan 11 mağlubiyet oldu. Aslında bu mağlubiyet serisini koç D’Antoni’ye iteleyebiliriz; zira kendisinin bu konuda Knicks’ten tecrübeli olduğunu biliyoruz ama bana göre bu kötü tablonun asıl sorumlusu tüm yıldızları bir araya toplayan yönetim. Her ne kadar teoride büyük bir başarı sağlasa da GM Mitch Kupchak’ın pratikte döküldüğüne hep beraber şahit olduk. İşin kötüsü, bundan 3-4 yıl önce her takımın final hatta şampiyonluk şansı bulunan bir lig olan NBA’in marka değerini arttırma ve daha çok para isteğiyle oyunu mahveden iş adamları sayesinde artık bir arada oynayamayan yıldızlar izlemek zorunda kalıyoruz. Bu durumun bilincine ne zaman varılır, kaç yıla ‘eski NBA’e kavuşuruz bilmiyorum ama şu anki durumda Lakers bataklığın içine hem kendi gidiyor hem de bünyesinde barındırdığı all-star oyuncuları bataklığa çekiyor.

Bozuk terazi mi, maç programı mı?
NBA’deki sorunların birine daha değinmeden önce, bunun yeni türeyen bir sorun olmadığını ve en kısa zamanda düzeltilmesi gerektiğini belirtmek istiyorum. NBA bildiğiniz üzere çok takımlı bir lig ve bu takımların 2-3 gün arayla birbiriyle maç yapmasıyla gelen bir yoğunluk da var. Ama yönetimin bir güne 10+, ertesi güneyse 2-3 maç koyduğuna şahit olduğumuz günlerdeki bariz dengesizliği siz de fark etmişsinizdir. Oyunun birçok alanına müdahale ederek batıran yönetimden program konusunda biraz duyarlılık istemek de bir taraftar ve kendi amaçları doğrultusunda ‘müşteri’nin en doğal hakkı düşünüyorum. Ne de olsa ‘müşteri her daim haklıdır’, öyle değil mi?
Basketbol sert bir oyun, öyle de kalmalı!
‘Basketbolda en çok hangi maçlar seyri keyifli olur?” diye bir soru sorsaydım, birçoğunuzdan play-off, final four gibi cevaplar duyardım sanırım. Çünkü bu maçlarda çekişme fazla olur, dolayısıyla oyun da daha serttir ve hem akış bozulmasın hem de konsantrasyon dağılmasın diye bazı fauller görmemezlikten gelinir. Ama NBA günden güne kolay faullerin çalındığı, oyuncuların yumuşak savunmaya zorlandığı bir lig olmaya başladı. Seyir kalitesinin düşmesinin yanı sıra zaten eski ruhunu kaybetmeye yüz tutmuş bir lig olan NBA’e yeni bir imaj kazandırma çabasını ben anlayabilmiş değilim. Kolay çalınan faullerin seyirci sayısını arttıracağı yerde düşüreceğini fark etmek acaba ne kadar süre alacak, hakemler ve onların bu faulleri çalmasını kararlaştıran ‘basketbol adamları’ için; gerçekten merak ediyorum…
Dingonun ahırı
Kendi bakış açımdan önemli sayılabilecek sorunların ardından, çok da önemli olmayan bir şeyden daha bahsetmek istiyorum. NBA’in bir şov mekanı olmasına yönelik ana çalışmalardan demin bahsettim. Bunun yanında son zamanlarda türeyen bir de trajikomik hakemler çıktı başımıza. Geçtiğimiz gece Toronto-Nets maçında bir hakemin serbest atış çizgisindeki Humphries’i bloklama çabası, başka bir maçta bir hakemin oyuncular kenardayken maskotla birlikte Gangnam Style dansı yapması gibi birçok gereksiz aksiyon da artık basketbol sahalarında yer alıyor. Eğer seyircileri eğlendirmek istiyorlarsa emin olmalılar ki biz dans edip t-sihrtini çıkartan hakemlerden değil, çekişmenin üst düzey olduğu keyifli basketbol oynanan maçlardan daha çok keyif alacağız hiç şüphesiz.
NBA yeni sezonunda çok ilginç olaylara sahne oluyor, her maçta görüntü biraz daha değişiyor ve bazı takımların play-off kavgası daha şimdiden başladı ama bu beraberinde gelen sorunlar olmadığı anlamına gelmiyor. Şu anlık sorunların bir kısmı ligi pek derinden etkilemiyor ama; Stern amca kalan 2 yılında otları kökünden budasa da öyle bıraksa, fena da olmaz değil mi?
Görkem Çolak / gorkem.colak@gmail
İlgili Diğer Haberler