2014 NBA All Star Smaç Yarışması'nda yarışacak isimler açıklandı. Son şampiyon Terence Ross'un başı çektiği çok iddialı bir kadronun yanı sıra geleneksel smaç yarışmasından çok farklı, yeni bir formatı da göreceğiz.
14 Şubat gecesi oynanacak 2014 NBA All Star Maçı'nın koçlar tarafından seçilen yedekleri açıklandı.
2014 NBA All-Star maçının ilk beşleri açıklandı.
Her yıl düzenli olarak Forbes tarafından açıklanan NBA'nin en değerli takımları sıralamasında bu yıl da zirve değişmedi.
Dallas Mavericks'in Alman yıldızı Dirk Nowitzki, kariyerinin devamı konusunda açıklamalarda bulundu.
Denver Nuggets'ın İtalyan oyuncusu Danilo Gallinari'nin dizindeki sakatlığı nedeniyle sezonu kapadığı açıklandı.
Boston Celtics, Miami Heat ve Golden State Warriors, 4 oyuncuyu kapsayan üçlü bir takasta anlaştı.
Yıldızı Derrick Rose'un tekrar sezonu kapatmasıyla birlikte hedef küçülten ve bir süredir kadroyu boşaltarak geleceğe yatırım yapmayı tartışan Chicago Bulls, takımın en önemli isimlerinden Luol Deng'i Cleveland Cavaliers'a gönderdi.
Öncelikle, tüm NBATR okurlarına
selamlar ilk yazımda şöyle bir yeni sezon öncesi Knicks değerlendirmesi yapayım
dedim ama sonra baktım değerlendirme yapmaktan çok daha fazlası var bu takımda…
Futbolda yıllardır insanların
bahsettiği bir konu vardır... Ne olacak bu Fener’i hali işte bunun NBA versiyonu
ise ne olucak bu Knicks’in halidir.NBA tarihinin en önemli takımlarından biri
olan New York yönetiminin ve GM lerinin yaptığı hatalar sayesinde tam bir loser
kimliğine bürünmüş durumda.Geçmişte bu kadar başarısı olan bir takımın
bugünlerdeki hali New York taraftarını ve New York’a sempati duyan herkesi
üzmekte.NBA’in Celtics ile birlikte şehir değiştirmiyen 2 takımından biri olan
Knicks bugün dahil, kurulduğu günden beri kadrosunda her zaman yıldızlar
barındıran ve şu haliyle bile kar eden bir takım.Efendime söyleyeyim Wilis
Reed,Walt Frazier,Patrick Ewing gibi yıldızların gelip geçtiği takımda şuan yeni
nesil yıldızlar(!) Marbury, Francis ve benzeri bir çok oyuncu bulunuyor ve her
birinin kontratı bol sıfırlı. Knicks o muhteşem playoff performasını gösterdiği
98-99 sezonundan sonra bir daha heycanlı bir sezon yaşıyamadı. Her önlerine
gelene para yağdırmaya devam ediyorlar ama Bobcats ile lig sonunculuğu için anca
kapışıyorlar hele son takaslar, Francis ve Rose’un takıma dahil oluşları.İşte bu
olaylar bana bu yazıyı yazmaya sevk etti.Zaten ellerindeki dev kontratlarla
basketbol konuşulan heryerde alay konusu olmuşken Francis ve Rose gibi iki
problemli oyunucu ve kontrat aldılar bu da sadece Raptors ve Magic’in bu iki
oyuncudan kurtulmasına yaradı.
Knicks yıllardır her oyuncuya yüklü
ve uzun süreli kontratlar veriyor.Alan Houston yıllık 20 milyon dolar civarı
kazanıyor ve takıma 5 kuruşluk katkı sağlamıyordu zaten emekliliini açıkladı ama
parayı yemeye devam edicek, Penny Hardaway’in kontratından da kurtuldular tamam
iyi güzelde alınan Rose ve Francis ile cap te boşluk açılmasına imkan
vermediler, üstelik Rose takası ile kontratı sezon sonunda biticek olan Davis’i
gönderdiler.Malik Rose,Ed Curry,Q-Rich, Jamal Crawford’un kontratlarını ve
katkılarını anlatıp sizi sıkmak istemiyor.Gelin Knicks’teki gard pozisyonundaki
mükemmel rekabete bir bakalım...
Problem Gardlar...
Francis Orlando da gözden çıkarılmışken herkes Knicks’in
her oyuncuya yaptığı gibi Francis ile de ilgileneceğini biliyordu heralde
Marbury-Francis takası olur diye düşünülüyordu ya da Knicks Francis’i alıcaksa
gard pozisyonunu boşaltmak için Crawford’u göndericekleri konuşuluyordu ama
onlar ne yaptı kontratı sezon sonu biticek olan eski süperstar şimdilerin süs
biblosu Penny’i yanına adında bile meymelet olmayan ama bu sezon biraz
parıldayan Ariza’yı Orlando’ya paket yapıp yolladılar ve bu şekilde New York
ligin en problem pg ve sg lerini bir takımda toplamayı başardı deadline dan önce
Artest’i de alsalar çok iyi olurdu.Takımdaki gardlara bir bakalım kimseyi
iplemeyen başka takımlardayken evimde oynamak istiyorum diyerek,yok ben geri
planda kalıyorum diyerek,topla daha çok oynamak istiyorum diye mızmızlanan ve
bunlardan sadece bir tanesini yapmayan (bkz:hometown) nerdeyse her oynadığı
takımda koçuyla kapışan eski sokak basketbolcusu Marbury, öbür yanda Houston da
Yao ile bir türlü adam gibi oynıyamayan,topu Marbury kadar belkide daha fazla
seven,Orlando da Mobley’nin gidişi ile takımda her çeşit huzursuzluğu
çıkaran,takımı iplemeyeyen ve Orlando’yu yokuşa sürükleyen Francis, diğer
tarafta topu bu iki eleman kadar seven ve ne onlar kadar hayranı, seveni,
sevmiyeni bulunmayan sadece şuana kadar Bulls’taki kontrat senesinde birkaç
numarasını gösteren ve New York şehrine gelen her oyuncu gibi basketbolu unutup
maçlarda şut antremanı yapan arasıra sokan amma velakin genellikle Q-Rich gibi
mesafe tanımaksızın kaçıran bir oyuncu olan Crawford ve son olarak bacağım kadar
boyu olan sempatik smaç şampiyonu ve böyle bir ortamda ağabeylerinden(!) nasıl
numaralar öğreneceği merakla beklenen kısa boylu eleman Nate Robinson.Şayet bu
dört oyuncu hadi Nate’i saymayalım Francis,Crawford,Marbury üçlüsü ayrı ayrı
farklı takımlarında bulunduklarında da arıza çıkarabilicek ,savunmayı ve takım
oyununu sevmeyen oyuncular ve bunların başında takım halinde savunma yaptırmayı
seven gardların topla oynayıp şut atmasını değilde takımı oynatması gerektiğini
düşünen bir antrenör Larry Brown ve ortaya çıkan bir birinden kopuk başı boş set
hücumları olmayan tek pota maçları gibi bir basketbol...
Problem Gardlar Episode 2...
Bir takımda böyle gardlar varken sg
ne gerek var diyebilirsiniz ama Knicks teki sg lerde en az pg ler kadar
problem.Q-Rich Knicks’İn oynadığı sisteme(!) alışık malumunuz Clippers ta
zamanında buna benzer bir basketbol oynuyordu, geçen sezon Suns ta biraz
toparlandı takımada gayet katkı sağladı ve üçlük şampiyonu oldu sanıyorum
kendisi bu sene bu ünvanını koruyamadığına şaşırmamıştır neyse biz konuya
dönelim, Jalen Rose ise Indiana günlerinden sonra paso problemliydi Bulls’ta,
Raptors’da ama bana egosu Marbury,Crawford gibi problemli homosapiyenlerin
altında eziliyor gibi geliyor.Gelelim David Lee’ye bu temiz yüzlü çaylak doğal
olarak Larry Brown sayesinde pek oynama şansı bulamıyor ve bulacağınıda
sanmıyorum Isiah geldi bakalım bir şey değişecek mi ama şuan içi önü gayet
dolu...
Diğerleri...
Diğerleri derken önemsizler
zannetmeyin bu diğerleri(!) aldıkları kontratların haklarını en az yukarıda
saydığımız isimler kadar vermiyorlar. BabyShaq Curry ona yıllarca katlanan Bulls
dan New York’a tatile geldiğinden beri oyununda hale bir patlama yapamadı zaten
yıllarca patlama yapacak diyolar hiçde beklenmesi gerekmiyor kanımca fitilimi
kısa geldi ne.sonuçta 6 yıl boyuunca yıllık 10 milyon dolara birşeyler yapar
artık.Malik Rose ve Maurice Taylor’ın kontratlarına değinmeye devam etmiyeceğim
çünkü bu oyuncuların yaptıkları katkıları ve kontratlarını anlatmayacağım
anlatsamda size dejavu gibi geliceğinden eminim.Tek olumlu nokta çaylak Frye o
da kendini ne kadar çabuk bu ortamdan kurtarırsa kariyeri için o kadar iyi olur,
en son Isiah K-Mart ile ilgileniyormuş duyduğuma göre tam aranan kan(!)
Seyirci Neden Hala Maçlara Geliyor?
New York halkı Amerika’nın elit
kesimlerinden oluşan bir topluluk için maçlara en ön sıralardan gelmek bakkaldan
ekmek almak kadar normal ayrıca New York’lu zengin abilerimiz manitalarını
maçlara getirip birkaç Marbury ya da Francis turnikesi izletip dünyanın sayılı
spor salonlarından biri olan Madison Square Garden da maçtan sonra onlarla güzel
bir yemek yiyebilirler ya da herneyse.
Belkide kimsenin dikkat etmediği bir nokta oda şu ki Marbury de
Francis de Rose da hadi smaç şampiyonu Robinson da heyecan verici oyuncular ve
her ne pahasına olsun bütün basketbol severler bu oyuncuları izlemek ister ve bu
yüzden maça gider belki sahada mücadele, takım oyunu yok basketbola dair pek bir
şey yok ama sonuçta NBA bir şov ve sahada problemli olsada yıldız oyuncular var
hemde birden fazla, keşke bu oyuncular oyundan biraz daha zevk alsalar birazcık
saha dışı problemlerini ve egolarını bir kenara bıraksalar hem kendileri için
hem taraftar için hemde takım için çok daha güzel olurdu.Tamam belki playoff
mücadelesi yapamazlardı ama hiç olmazsa hem seyirci hemde kendileri sahaya daha
heyecanlı çıkarlardı ya da ben ne diyorum ki bu oyuncular oynadıkları hangi
takımda egolarını bir kenara bırakıp tam olarak kafalarını basketbola
verebilmişlerki sonuçta yüksek fiyattan bilet satmak bu şehirde çok kolay...
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere…
e-mail:
Bu mail adresi spam botlara karşı korumalıdır, görebilmek için Javascript açık olmalıdır
Tüm nbatr.com okuyucularına selamlar. Aklınızda "Arkadaşım, sen Milwaukee yazarı değil miydin? Ne havalara giriyorsunn böyle?" tarzında sorular oluştuğunu biliyorum. Ee, malumunuz Milwaukee'nin durumunda şu ana dek pek bir değişiklik gözlemleyemeyen ben, fazla bir şey yazamadığım için, yazıyı verdiğimde Erdi'den yiğeceğim küfür sayılarını en aza indirgemek amacıyla bu yazıyla karşınızda bulunmaktayım. Buda bir süpriz olsun istedim. (Daha nice sürprizlerim olacak, bekleyin) Bu yazımda güzide ligimiz olan NBA'deki point guardların durumunu ele almak istedim. Başlayalım... POINT GUARD NEDİR? Türkçesi tabii ki Nokta koruyucu olmayan bu pozisyonun tam olarak Türkçe karşılığı oyun kurucudur. Bu eleman takımdaki en önemli oyuncudur. Günümüz basketboluna istatistiksel açıdan oyun kuruculara bakacak olursak, sayı ve tabii ki diğer oyunculara göre asist ortalamalarında iyi rakamlar bekleriz. Ek olarak da bazıları ribaunt ve top çalma konusunda da kendini geliştirmiştir ki bu onları diğerlerinden bir kademe yukarı çıkartır. Oyun kurucuların temel işlerine gelecek olursak; ilk olarak adlarındanda anlaşılacağı üzere takımı oynatmaktır. Bazı skorer PG'ler dışında mesleğinde iyi olan çoğu oyun kurucu, takımı oynatabilen, takıma sayı attıran oyunculardır. Zaten skorer PG'lerde çoğu zaman eleştirilere maruz kalmışlardır. Ayrıca çok önemli bir noktaya değinmek istiyorum bu konuda. İyi bir pasör olmak takımı oynatmak değildir. Bu çok kez karıştırılır. PG'lerin bir diğer görevide takıma liderlik etmektir. Takıma liderlik etmek için illaki Kidd olmaya gerek olmadığını Chris Paul örneğinde açıkça görebiliyoruz. Sorumluluk almakta bu elemaların işleri arasındadır. İşler kötü gittğinde, 1'e 1 oynayıp sayıyı kendisi bulan oyun kurucular, kırılma anlarında oyunu kontrol eden guardlar önemli bir yere sahiptir. Tabiki bunun tecrübeylede alakası var. FUNDEMENTAL Oyun kurucularda olması gereken belli başlı Fundemental özellikleri top kontrolü, düzgün bir şut, hız, çabukluk, güçlü sezgilerdir. Buna ek olarak atletizmde bir PG'ye oldukça avantaj sağlayan unsurlardandır. Steve Francis adlı gavat bu yeteneğe sahip olupta takımına mızmızlanıp bu yeteneğini gölgede bırakan bir insandır mesela.
Fazla uzatmadan ligdeki en iyi guardları ele alalım:
5. Stephon Marbury Tamam bu adamın bu listede ne işi var diyorsunuzdur ve bende bunun benim bir Starbury fanatiği olmamla alakalı olduğunuda kabul ediyorum. Yinede ligin en elit guardlarından biri olan Marbury'nin tek sorunu belkide bir taraflarının fazla kalkık olması. Yani biraz sorunlu bir oyuncu. Misal: Geçen sene kendisinin ligdeki en iyi guard olduğunu söylemesi. Onun dışında Asist, kötü olmayan şutu, crossover yeteneği ve daha bir çok özelliğini saymakla bitiremeyeceğimiz bir adam Steph. Bu seneye "özel" sorunuysa Larry Brown adlı kankası. Gerçektende çok iyi geçiniyorlar değil mi? Tıpkı sezon başında bir çok kişinin tahmin ettiği gibi...
4. Gilbert Arenas İşte bu listede yıllar geçtikçe yükselme potansiyeli en yüksek oyuncu. Arenas skorer PG dediğimiz tarzda bir oyun kurucu. Zaten 2 numaralı pozisyondada oynayabilmesi O'nun neden sayı krallığında üst sıraları zorladığını gösteriyor gibi. Son saniyeleri çok iyi kullanan, cesur bir oyuncu olan Arenas, ayrıca çokta çalışkan bir oyuncu. Atletik yetenekleride üst düzeyde olan Washington Wizards'ın parlayan yıldızı, yalnızca asist konusunda biraz daha çalışmalı, eğer bu listede yükselmek istiyorsa..!
3. Chauncey Billups 2 NBA finali, 1 şampiyonluk yüzüğü ve daha bir çok başarısı Chauncey "Smooth" Billups'ı anlatmaya yetmez. Billups en büyük gelişimini bu sene Flip Saunders'la yaşadı diyebiliriz. 20-15 arasındaki sayı ortalamasına bu sene +8'de asist ortalaması ekleyen Billups efendi, böylece bir kusursuz guard oldu diyebiliriz. Son saniyeleri iyi oynaması ve maçın kopma anlarında sazı eline alabilmesinin yanında öldürücü 3'lükleride Billups'ı rakip savunma için bir o kadar zor kılıyor. Ayrıca kalıplı oluşu (2005 NBA Finals Vs. Tony Parker Hehehe!) gerektiğinde post up yapıp içerdende sayı bulmasına yardımcı oluyor. Bu sene sezona fırtına gibi giren Detriot Pistons'ın başarısındaki en büyük isin kuşkusuz Chauncey Billups. Bu seneki başarıların devamı gelirsede büyük bir ihtimalle bu isim değişmeyecektir.
2. Steve Nash Phoenix'in başarısındaki en büyük isim bu küçük Kanada'lı diyebiliriz. Savunma konusunda biraz sorunlu olsada atmaktan çok attırmayı seven, doğru bir guard profili çiziyor Nash. Geçen sene Amare'yi süper yıldız seviyesine taşıdı, Marion'u kendine getirdi, JJ'in istatistiklerini geliştirdi ve dahası. En önemlisi tabiki Phoenix'i lig sonunculuğundan Konferans Finali'ne taşıması. Bu senede Amare'siz Suns'ı şu anda Batı'da 2. sıradan play-off'a sokmaya çok yakın. Ayrıca bir çok oyuncunun gelişiminde payı büyük yine: Raja Bell, Boris Diaw hatta Eddie House'u bile havaya soktu. Düzgün bir şut, asist yeteneği, hızı, guard sezgileri ve takımı oynatabilmesiyle komple bir guard diyebiliriz O'nun için.
1. Jason Kidd Kidd için söyleyecek fazla bir sözüm yok doğrusu. NBA'i az çok takip eden herkes adını duymuştur bu üstadın. Gerçekten üstad seviyesinde bir oyuncu olan Kidd'in bu pozisyon için gerçekten eksiği yok diyebiliriz. Steve Nash gibi gelişiminde büyük pay sahibi olduğu kalasların adını yazsam satırlar sürer belkide. Asist yeteneği, takımı oynatabilmesi -ki bunu çok iyi yapıyor gerçekten-, ribauntlara katkısı, savunması, tecrübesi, son anları iyi oynayabilmesi, gerektiğinde skor üretebilmesi ve gücü O'nu bu ligdeki en iyisi yapmaya yeten hatta artan özellikleri. Birde bu özelliklerin içinde atletiklik olsa herhalde karşısında duracak bir oyuncu kalmazdı, zaten şu andada yok. Çok yönlü oyununu yaptığı triple-double'larla anlayabilmek mümkün. Kidd'in tek sorunu istikrarsız şutu diyebiliriz. Yinede o kadar özelliğinin arasında bu hiçte göze batmayacaktır. ROd Thorn'un üstün GM'lik başarısıyla geçen seneki yeniden yapılanma dönemini çok çabuk atlatan Nets, önümüzdeki sezonlarda pota altlarınada yırtıcı bir uzun alırsa ve takımın çekirdeği iyice oturursa Doğu'daki en zorlu takımlar arasında yer alacaklardır.
Listeme dahil etmediğim başarılı isimler arasında bu sene önemli gelişme gösteren Parker, oldukça olgunlaşan J-Will, LAC'ı play-off potasına sokan Cassel'de var. Gerçekten liste oluşturmak biraz zorlayıcı bir iş. Sevdiği adamı lisetede göremeyen beni mail yağmuruna vs. tutmazsa sevinirim. Eyvallah...