Son 5 yılın 4'ünde rakiplerine büyük üstünlük kurarak şampiyonluğa ulaşan, şampiyonluğu finalde Efes'e kaptırdığı 2008 - 2009 sezonunda da adeta kendi elleriyle hediye eden, son yılların ''hanedan'' olarak nitelendirebileceğimiz takımı Fenerbahçe Ülker... Sezon başı hedefini Türkiye şampiyonluğu ve Euroleague'de Final Four olarak belirleyen Fenerbahçe Ülker... Evet o Fenerbahçe Ülker, Euroleague'de beklentileri karşılayamadığı gibi, bugün de ezeli rakibi Beşiktaş'a playoff ilk turunda elenmek üzere. Fenerbahçeli taraftarların uğraşacağı daha farklı şeyler vardı bu sene, destek eskisi kadar coşkulu değildi. Tamam, kabul ama... Ama'sı var işte. Ne oldu da Fenerbahçe Ülker bu hale geldi? Ne oldu da bu takım Euroleague'de Barcelona'yı, deplasmanda yenebilir durumdayken, bu sezon Bandırma Kırmızı'ya yenilir oldu?
Öncelikle kadronun değişen yapısıyla başlayayım. Geçen sezon Fenerbahçe Ülker'in kadrosu şu şekildeydi;

Kadrodaki değişiklikler şu şekilde;
Tarrence Kinsey, Can maxim Mutaf, Darjus Lavrinovic, Lynn Greer dışarı; Bojan Bogdanovic, Hakan Demirel, James Gist, Curtis Jerrels içeri... (Sarunas Jasikevicius'u saymıyorum haydi o sonradan gelmişti)
Gidenlere bir bakalım. Tarrence Kinsey, bu takımın ana parçalarından biriydi. Yaptığı savunma, sahaya koyduğu karakter ve enerjiyle hem taraftarın hem de takımın en sevdiği oyuncuydu. Kaybetmeyi asla kabul etmeyen, savunmada gösterilecek her türlü zaafa karşı tepkili karakteriyle, aslında takımın da karakterini belirleyen isimlerden biriydi, Ömer Onan, Mirsad Türkcan ve Marko Tomas ile birlikte. Neden takımda tutulmadığını anlamak mümkün değil. Yerine Bojan Bogdanovic kötü oyuncu mu? Hayır. Hatta daha yetenekli bir oyuncu ama Kinsey'nin savunma azmi ve liderlik vasfı ne olacak? Cevap yok!
Lynn Greer, Roko Ukic ile birlikte takımın direksoyunundaki kişiydi. Oyunkurucu olarak kariyerinin hiçbir döneminde çok beğenmediğim bir oyuncuydu. Ancak tecrübesi ve el yakan anlarda skor atmaktan çekinmemesi bu takıma bir artı getirmiyor da değildi. Yaşı ve savunma yapamaması itibariyle gönderilmesini doğru buldum. Çünkü diğer oyunkurucunuz Roko Ukic iken (Engin Atsür'ün ciddi sakatlığı sezon başı devam etmekteydi) takımı oynatan, akıl koyabilen, sert savunma yapabilen bir oyunkurucu tercih etmek daha mantıklı olurdu ve Greer kesinlikle bu adam değildi. Buraya kadar tamam da yerine Curtis Jerrels'ın alınmasına ne demeli? Tamam çok atletik, tamam görüntüsü, tipi tam yıldız basketbolcu ama hiç mi seyretmediniz be kardeşim! Elinde Ukic varken yine bireysellikten başka bir şey bilmeyen Jerrels'ı niye getirdiniz? Skandal!
Can Maxim Mutaf, Fenerbahçe'de ne yazık ki kopan maçlar dışında süre bulamadı. Her zaman ligimizin iyi skorerlerinden biri olacağını düşünmüştüm ki bu sezon Mersin Büyükşehir Belediye'de iki kez 20 sayının üzerine çıktı ve sezonu 7,5 sayı ortalamasıyla bitirdi. Kiralık gittiği için eleştirmiyorum ama şu takımda yer bulmaz mıydı? Kesin bulurdu.
Darjus Lavrinovic, eski Lavrinovic değildi tabi ki bize geldiğinde. Artık ayakları daha yavaş, üçlük yüzdesi ve ribaunt ortalaması daha düşüktü. Ama çok büyük bir tecrübeydi. Her zaman skor tehditiydi. Ama en önemlisi oyun bilgisi çok üst düzeydeydi. Mirsad Türkcan ile süreleri bölüşüyor, bu sezon yaşanan
''Mirsad olmadığı zaman dışardan şut sokan 4 numara yok, o yüzden de rakipleri açamıyoruz'' tribini yaşatmıyordu. Yaşına bakıp sezon sonu gönderilmesini anlarım. Eee tabi hedefler büyüyor artık. Daha dinamik, daha genç yıldızlara ihtiyaç var(!). Ama James Gist'in takıma katılıp, takımın ilk beş power forveti yapmak ne demek! (Soru işareti değil bilerek ünlem koydum) Partizan'ın bir iki maçında seyretmiş, açıkçası beğenmiştim. Ama Fenerbahçe Spor Kulübü Basketbol Şubesi benim gibi izleyip adam alamaz. Bütün sezon izleyeceksin, karakterine, yeteneklerine, takımdaşlığına bakacaksın öyle alacaksın. Bu ne ya! Tamam Avrupa'nın en elit atleti, kabul ama Final Four hedefleyen bir takımın ilk beş oyuncusunun en azından ilkokul seviyesinde basketbol bilgisi olması gerekmez mi? James Gist'i çok sevdim. Gerçekten. Sempatik, iyi niyetli, çalışkan, enerjik... Her takımın benchte böyle bir oyuncuya ihtiyacı olur. Ama hedefi büyük olan takımlarda Gist ancak 10 dakika süre alır.
Kısaca, siz ana rotasyonunuzun önemli 3 oyuncusunu gönderip yerlerine takımın yapısına uymayan, hatta takımı yetenek olarak geri götürecek oyuncular getiriyorsunuz (Bogdanovic'i dışarda tutuyorum yetenek konusunda)
Ne konuşuyoruz Semih Erden ve Ömer Aşık takımdan gittiğinden beri, pivot rotasyonu ''Çok Zayıf''. Takviye yapılmayan pozisyon da ne hikmetse pivot rotasyonu. Oğuz Savaş eyvallah ama Kaya Peker ve Gasper Vidmar'ın bu takımda yeri olamaz artık. Şimdi bana ama onlar da çok mücadele ediyor, savunma yapıyor diyenin kalbini kırarım. O kadar parayı alacaksın, 2,10 boyla pota altından basket atmaktan aciz olacaksın. Hadi ya!
Yapılan en önemli yanlışlık, Neven Spahija'nın takımın kimliğini bir savunma takımından hücum takımına dönüştürmek istemesiydi. Takım başarılıyken en büyük gücümüz, Ömer Onan - Marko Tomas - Tarrence Kinsey üçlüsünün ikisinin kısalara yaptığı baskıydı. Rakipler setlerini rahat oynamayı bırak, oynayamıyordu bile. Kanat oyuncusu dediğimiz 2 ve 3 numaralara yapılans ert savunma, Barcelona dahil, her takımı zorluyordu. Bu sezon Tomas'ın da tüm sezonu sakat geçirmesiyle bu savunma performansından hiç eser kalmadı. Hele öyle bir pick&roll savunması yapıyoruz ki sezon başından beri, lise takımındayken aynı savunmayı biz yapsak hoca bizi tekme tokat döver, takım idmanına bir daha almazdı. Euroleague'de bunun sıkıntısı çok fazla yaşadık. En önemli rakibimiz Galatasaray Medical Park'ın da en büyük silahının ikili oyunlar olması iyice karamsarlığa sürükledi beni. Ama bu gidişle zaten Galatasaray'ın karşısına çıkmamız zor. San Antonio Spurs'ün katı bir savunma takımından bir sezonda nasıl verimli bir hücum takımına dönüştüğüne aldanmamak lazım. O oyuncuların oyun bilgisi çok üst düzeyde ve başlarında Gregg Popovich gibi ''tapılası'' bir coach var.
Oyun planı olmayan ama Final Four hedefi olan bir basketbol takımı. Vay vay vay! Takımın başına geldiğinden beri, takımın en yetenekli, oyun aklı olarak takımın en önemli ismi olabilecek Emir Preldzic'den %60 randıman bile alamayan Neven Spahija bu seneki başarısızlığın en büyük sorumlularından biridir. Preldzic'in tüm yeteneklerine rağmen hala mental sorunları var ama iyi bir coachun görevi de bu mental aşamayı oyuncusuna atlatmak, en azından ona yardımcı olabilmektir. Spahija bu konuda çok kötü bir sınav verdi.
Fenerbahçe Ülker, playoff serisinde Beşiktaş karşısında 1 - 0 mağlup durumda ben bu yazıyı yazarken. Maçta da Fenerbahçe üstündü son saniyelere kadar. Uzatmada kaybettik. Belki bir kıvılcım çakıp Fenerbahçe seriyi kazanır. Ama benim sezon değerlendirmem asla değişmez. Ayrıca Beşiktaş o maçta çok kötü faul atmasaydı, maç oralara zaten gelmeyecekti. Hakemlerin Fenerbahçe'yi budadığını da söyleyebiliriz belki ama mağlubiyeti buna bağlayamayız. (Çok kolay faul çaldılar harbiden) Takımın lideri Ömer Onan, üzerine düşeni fazlasıyla yaptı. James Gist de özellikle ilk yarı çok etkiliydi ama işlerin sıkıştığı son bölümde Beşiktaş, Hawkins, Arroyo, Mensah Bonsu gibi isimlerin giderek büyümesi ve rolleri paylaşmasıyla avantajı ele geçirmeyi başardı. Fenerbahçe'de yorulan Ömer Onan'a yardımcı olması beklenen Emir, Ukic ve Bogdanovic'in sinik oyunları mağlubiyeti hazırladı.
Fenerbahçe için tümüyle kayıp bir sezon oldu 2011 - 2012. Çok sağlam temeller üzerine kurulan başarı geleneği bu sene bozuldu. Takım mühendisliğinin önemi bir kez daha anlaşıldı. O gözlerinden ateş çıkan, kaybetmeyi kabullenmeyen takım gitti, kaybetmeyi kanıksamış bir takım geldi. Çok yazık. İnşallah gelecek sezon daha düzenli, organize bir takımımız olur. Coach olarak da artık Obradovic, Ivkovic gibi efsane isimleri görmek istiyorum açıkçası eğer yabancı coach olacaksa. Türklerden Orhun Ene'yi isterim ama Banvit'i bu düzeye getirmişken bırakır mı?m Zannetmem. Sonumuz hayrolsun sevgili Fenerbahçeliler ve basketbol aşıkları.