Gönderen Konu: Günümüz NBA adına Günahlar ve Sevaplar  (Okunma sayısı 3601 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Flash

  • MVP
  • ******
  • İleti: 1.556
  • If They Say Why Why ? Tell'em That is Human Nature
    • Profili Görüntüle
    • Kahraman Baykuş
Günümüz NBA adına Günahlar ve Sevaplar
« : 24 Kasım 2012, 13:08:14 »
Arkadaşlar yeni küçük köşe yazımı önce buraya koymak istedim sonra anasayfada benim köşeme korsunuz umarım...

Güncelliği bir nebze yitmiş ve tamamen şahsi fikir ve sitemlere sahip bir yazı yazdım bakalım sizler ne düşünecekseniz..Bir hata ya da eksik varsa paylaşın sevinirim epeydir yazmıyordum..Biraz heyecan oldu :) Hadi Bakalım


Günümüz NBA adına Günahlar ve Sevaplar Bölüm I:


   Selamlar. Uzun bir aradan sonra sonunda yazmaya başladım... Beni motive ve anmotive eden pek çok şey oldu. Aslında anlatmak istediklerim biraz karmaşık, yer yer alakasız da olacak, yani size öyle gelecektir. Şimdi den olabilecek hata ve noksanlıklar için özrümü dilerim.

Gelelim meselemize(meseleme :) ); İnsan yaratıcılığı, insan zihni, limitleri zorlama, gelecek nesillere bir şeyler bırakma, özel şeyler becerme, yardımlaşma ve iletişim
dayanışma ve takım ruhu gibi çok iyi alışkanlıklarımızdan yoksunlaşıyoruz..Yeni media ve teknoloji çağı bizi tembelleştiriyor ve bu da eserlerimiz ve eylemlerimize de yansıyor.

Dolayısıyla Spor,Sanat,Kültür,Müzik,Bilim,Edebiyat,Felsefe,Sinema,Tiyatro,Zanaat Meslekler gibi insan limit ve zihin derinliklerini sergileyen alanlarda da icraatlerimiz kısıtlanıyor.
Bu yüzden bu ve bunun gibi dal ve işler de ki kabiliyet ve estetiğimiz de ölüyor diyebiliriz..

   Dediğim gibi bu akımlardan nasibini fazlasıyla alan şeylerden biri de Spor ve dünya genelinde çok sevilen takip edilen basketbol da buna dahil. Her ne kadar avrupa da
ve ligimizde de kalite artışı olduğu düşünülse de bu benim açımdan bir ilizyon..Avrupa da eskiden İspanya, İtalya, Yunanistan, Fransa, Litvanya, Yugoslavya gibi eski sovyet rus ülkelerinin
baş takımları ve ligleri, Türkiye, nispeten de İsrail ile Rusya ligleri kaliteli ya da bazıları için vasatın üzerinde denilebilecek liglerdi.. 90'ların başlarından besa ri
(en azından benim ilgi ve bilgim dahilinde olan zamandan beri)..

Şimdi ise sadece İspanya, Rusya ve Türkiye kaldı ve diğer ülkelerin belli başlı bazı takımları.. Artık ligler değil büyük klüp ve camialar olarak direniyor Avrupa...Tüm liginde
en azından %60 civarında kaliteyi aynı tutabilen tek lig ispanya ligidir avrupa...Evet bazı kluler citayı çok yukarı taşıdı ve NBA takımlarını yenebilecek kıvama geldiler.
Ama dediğim gibi bu sadece biz basketbol sevdalılarının basketbolu izlemeye ve sevmeye devam etmek için kendimizi bilerek inandırdığımız bir ilüzyon. Türkiye ligi de
Fransa, Yunanistan, İtalya gibi liglerin dağılmasının da etkisiyle şu an ki konumunda..Ama avrupa milli takımları baz alırsanız...
NBA oyuncusu az olup da başarını koruyabilen temelini sürdürebilen bir tek Rusya ile Litvanya yı görürsünüz. Bu da Avrupanın ne halde olduğuna örnek yoksa..
Şu an avrupa da Arvydas Sabonis'ler, Drazen Petrovicler,  Bodiroga'lar, Fuca'lar, Naumoski'ler,Harun Erdenay'lar, Efe Aydan'lar var mı?!? Ben göremiyorum.
Genelde  takımların ve liglerin en iyi oyuncuları hep yabancılar. NBA için yeterince iyi olmayanlar... Yoksa Altyapısı çalışan hala oyuncu keşfeden ya da yetiştiren
bence ikir takım var. Barcelona ve CSKA Moskova ve belki Efes(eskisi kadar olmasa da).  Olympiakos ve Panathinakos için yolun sonu gibi yunanistanın şu hali ile.

   NBA'e gelecek olursak orada durum daha da beter benim açımdan ve bir çokları açısından. Orada ki ilüzyon daha büyük.
Ben ve benim gibi bir kaç yeni oyuncuların fanatikliği ile değil de, direk sporun ve ligin kendisine olan aşk ve eski efsanelere saygı ve hayranlık sebebiyle lige tutunan adamlar
bu ilüzyonu yutmaya çok uzaklar.
Gelelim bu ilüzyona; NBA grev ve lokavt sonrası süper takımlar ve 6-7 takım arasında ki süper rekabetin beklentisi ile son yıllar daki düşük izlenme oranlarını yükseltmeyi umuyor
ve yeni izleyiciler tarafından (26-9 yaş aralığı) bunu sağlayabilir. Ancak asla eski izlenme oranları(ki eskiden dünya çapı ve internet ağı bu kadar gelişmemişken daha çok
izlenir ve takip edilirdi) yakalanamıyor, yakalamaz da zaten.

NBA' le ilgili sorun ve tartışmalar ligin kendi ülkesi hatta sporn kendi ülkesi Amerika'da da çok yer aldı ve yankı buldu. Ve bu eskiden daha iyiydi şimdi lige ne oluyor böyle sadece
7-8 takımımı izleyeceğiz tartışmasının tavan yaptığı yerde güncelde olduğu için şu tartışma belirdi sizde yazdan hatırlasınız:

92 Orginal Dream Team Vs 2012 USA Team tartışması. (kendi fikrimi de yazacağım daha ileride)

Kobe'nin yaşının gereğini yapıp susması ya da poltik bir tavırla fikrini beyan etmesi gerekirken gerek kendi takım arkadaşlarını gerek orjinal rüya takımı haşlayan
pek çok demeci ve gizli röportajları ortada idi. Sonra Charles Barkley ve Kenny Smith, Sonra LeBron daha sonra Larry Bird, tekrar Kobe ve en son Michael da dayanamayıp
işe karıştı(istenen de buydu, herşeye o da bulaşsın isterler çünkü). Tabi tamamen Kobe nin hatası değil ama ilk yumruğu o attı diyebiliriz.
Tamam amerika Old School vs New School argümanını sadece NBA değil başka spor dallarında, müzik ve politika da  yapmayı çok seven bir millettir.
Ama bu sefer dert başka idi.

Çünkü gerçekten insanlar 92 Dream Team basketbolcularını ve o oyuncuların temsil ettiği NBA i özlemişlerdi.


   Evet belki biraz güncelliğini ve hararetini yitirmiş konular ve başlıklara dalmış olabiliriz.Ancak; benim için son yıllarda hep gündem de olan bir şeydi bu.
Dediğimiz gibi insanların bir nostalji tutumu başladı son yıllarda, müzik,spor,sinema ve benzeri insan hayatına dair bir çok konuda insanlarda bir yaratıcılık ve özgünlük kıtlığı
baş gösteriyor bu da Retro akımının doğumuna ön ayak oluyor diyebiliriz.

Şu sıralar konumunda ki son günlerini yaşayan NBA başkan ve komiseri David Stern bir çok iyi şeye sebep olmuştur belki ama bir o kadar da yozlaşma ve bozunmanın
hızlandırıcısı olmuştur. Sert cezaları, kıyafet ve konuşma yönetmeliğine de sonuna kadar destek verenlerdendim. Ancak bu çok gevşek bir şekilde gelişen avrupalalaşma
bence erozyonun bir kaç ana damarından birini oluşturdu. Daha önce de yazılarda ve forumlarda dediğim gibi yüzlercesi arasından bir Nowitzki çıkabildi ancak.
Evet; elbette NBA dünyaya açılacak, dünyada ki basketbolcular da orayı arzulayıp oraya varabilecekti bu omalıydı. Ama niye Amerikalı oyuncular da avrupalaştı ve kolejlerdeki
basketbol programları bu kadar basite indirgendi. Neden artık efsane koçlar ya da akımlar yok artık gerek NCAA gerek NBA cephesinde.

Kalitesi giderek düşen fundamental(temel hareketler) eğitimleri, oyuncuların atletizminden önce davranış ve duruşlarına öncelik veren disiplinler giderek yok oldu.
NBA dünyasına zamanında Michael Jordan adında bir meteor çarptı ve etkisi tüm ama tüm dünyayı salladı. Tüm gençler onun gibi dilini dışarı çıkarıp hava da uçmaya, havalı
görünmeye çalıştı. Ama esas kısmı unuttular; Jordan gelmiş geçmiş belkide kendi pozisyonun daki en iyi fundamental ve zekaya sahip oyuncu idi. Ama medya ve reklamlar sadece
şaşalı kısmını gösterdi, açıkcası gençler de sadece bunu almak istedi. Bu da erozyonun başka bir ana damarı oldu. İşin uzmanlığından ise şaşasına ulaşmanın kolay yolunun tercihi
ve bolca para...

   Gel gelelim eskisi kadar temasın, yaratıcı ve verimli setlerin, oyuncuların aşması gereken sınavların olduğu kariyer yollarının kalmadığı bir lig izliyoruz. 50 yıllık geçmişinde
bir iki duraklama anı olsa da asla lokavt görmeyen NBA 98 den sonra 3 lokavt tehdidi ile karşı karşıya geldi. Birinden MJ in 38 yaşında lige geri döndüğü yıl yırttılar ama diğerlerini
atlatamadılar.

   Size söylüyorum NBA ve basketbol sever abilerim, kardeşlerim, arkadaşlarım şu an 2012-2013 sezonunu izliyoruz. Hala en iyi 4 numara Tim Duncan, hala en iyi şutör gard
Kobe Bryant, hala ilk 4 kısa forvetten biri Paul Pierce. 2 yıl öncesine kadar hala en iyi oyun kurucular Jason Kidd ile Steve Nash idi. Hala en iyi savunma yapan gard Kidd en iyi
savunma repartuarına sahip forvetler Kevin Garnett ile Tim Duncan. Hala en efektif ve amaca yönelik, ağır ama işler hücum güçleri Pierce,Bryant ve Nowitzki.

Bu saydığımız adamların hepsi 34-35 yaşlarını geçti ve arkaya baktığınızda yerlerini dolduran biri var mı. Her zaman birileri giderken onun yerini alan birini görmüşüzdür.
87 MJ 37.2 gibi bir sayı ortalaması ile ilk sayı kırallığını yaşarken Julius Dr.J Erving in basketbolu bırakması gibi. Müslüman rekortmen pivot Kareem Abdul Jabbar 89 yılında veda ederken
başka bir müslüman ve rekortmen pivot Hakeem Olajuwan nın potaları sallaması gibi. Shaq bırakırken Howard ın yükselmesi. Magic Johnson, Isıah Thomas kaybolurken John Stockton
,G.Payton, Tim Hardaway lerin gözükmesi gibi...Yıllardır bu böyle idi ama ben şu son üç yıldır bunu göremiyorum..Öyleki ligin genç yıldızları diye kasteddiğimiz(hala) LeBron James,
Dwyane Wade,Chris Bosh,Carmelo Anthony onuncu yıllarını bitirmek üzereler. Chris Paul, Deron Williams 8 D.Howard 9. yıllarında açıkcası kimse gün geçtikçe gençleşmiyor.

Öyle ki Kevin Durant bile lige geldiğinde oynadığı takım Seattle SuperSonics ti. o bile 6 yılı geride bıraktı. Peki lig de 5 ve daha az yılını doldurmuş olup da bu saydıklarımızın
yerlerini doldurabilecek gibi sadece gibi görünen kaç oyuncu var ya da oyuna yeni bir şey getirebileceğini düşündüğümüz kaç kişi kaldı. İşte bizlere bir tablo...

   Tüm bu yıldız oyunculardan yıldız takımlara dönen saçma ötesi yeni akıma gelirsek, 7-8 takım arasında geçeceği düşünülen mücadele görüyoruz ki hiç de öyle olmadı.
Bu sistemin zararı olmadığından ya da olmayacağından değil..Diğer takımların daha takım olması ve inanmaları ile alakalı bir durum oldu. LA Lakers ın mağlubiyet sayısının
galibiyetinkinden daha fazla ve Miami Heat'in de ligin süpürücüsü falan olmadığını rahatça söyleyebiliriz. Herşeye rağmen emektar yıldızlarla dolu San Antonio, Boston Celtics,
NY Knicks yollarına oldukça iyi devam ediyorlar. Ayrıca OKC Thunder, LA Clippers, Memphis Grizzlies gibi daha genç oluşumlar da oldukça başarılı.

   Yine de her kasabanın en az bir şerifinin olduğu ve ''star wars'' ların yaşandığı eski yıllara bakınca bu eşleşmeler yani günümüz yeterince heyecan vermiyor. Yani bir;
Orlando Magic - New Orleans Hornets maçı ne için, kim için izlenebilir. Eskiden çok kötü bir veya 2 takım hariç diğer 27 takımın hepsinde kedini izlettirecek, özel seyircisi olan bir
oyuncusu ve her takımın farklı kendi benimseyeni olan bir oyun taktiği vardı.

Bu akımın sonu büyük şehirlerin 4-5 takıma sahip olmasına ve NBA in globalleşecem derken küçülmesine kadar gider. Çünkü bir süre sonra küçük şehir takımlarının gösterecek
bir şeyi kalmayacak.

Tim Duncan, Kevin Garnett,Jason Kidd,Steve Nash, Kobe Bryant,Paul Pierce,Ray Allen,Vince Carter,Jermaine O'Neal, Elton Brand, Dirk Nowitzki, Marcus Camby,Andre Miller
gibi irili ufak pek çok iyi oyuncu 2 yıl sonra bu ligde olmayacak. Dwyane Wade,LeBron James,Chris Bosh,Carmelo Anthony,Amare Stoudmire gibi oyuncular ise 5 yıl sonra
ağır veteran konumuna düşecekler.

   Neresinden tutup bakarsanız bakın saçma ve yanlış giden bir şeyler var. Yeni kurallar, eğitimler, disiplinler ya da akımlar NBA yönetimin 82-98 yılları arasında dünyanın
en çok izlenen ve konuşulan ligi olmayı başarmış NBA in o zamanlar neleri doğru yaptığını bulup bu konuda NCAA takımları ve kolejler hatta liselerle birlikte bir revizyona gitmesi
şart. Yapılamaz diye bir şey do yok bu konuda, sadece para için değil de bazen de ruh için çalışılması gerektiğini düşündükleri sürece halledilecektir.

   Gelelim yazının başlarında fikrimi belirteceğimi iddia ettiğim 1992 Orginal Dream Team vs 2012 USA Team karşılaştırmama :) Neden bu konuya geldik dersek son günlerde ki
en bariz ve en çok konuşulan, en yeni eski-yeni çatışmasıdır. Hepsi gibi bu da bir saçmalık ve saygısızlıktır :)
Şimdi başlayalım. Günümüz avrupa basketbolu çok daha kaliteli ve fark çok daha az doğrudur. Ama bu olay bir açıdan şöyledir. Sadece yükselen Avrupa değil alçalan NBA duvarları.

Açıkcası şehir efsanelerine konu olan 92 yılı efsane ötesi, çizgi kahraman ayarında oyuncular ile. Şimdiki son derece atlet oyuncular karşılaştırırsak. Bir kere kanat oyuncuların da 2012 çok
üstün gibi; LeBron,Carmelo,Kevin Durant,James Harden,Kobe Bryant,Dwyane Wade gibi müthiş atlet ve skorer oyunculara sahipler.. Gard olarak da Deron Williams,Russel Westbrook,
Chris Paul var. Uzun olarak Kevin Love,Anthonio Davis ve Tyson Chandler.

92 Dream Team kanat oyuncuları Larry Bird,Chris Mullin,Michael Jordan,Scottie Pippen,Charles Barkley(hem uzun hem forvet),Magic Johnson(hem gard hem forvet),Clyde Drexler
oyun kurucular Magic Johnson ve John Stockton belki de tarihin bir ve iki numarası bu konuda, Uzunlar Patrick Ewing,David Robinson,Karl Malone,Christian Laettner,Charles Barkley

2012 USA Team çok hızlı, atlet, skorer ve delici bir takım doğru ama o takımda LeBron James ve Dwyane Wade hariç çok yönlü 4-5 konuda çok iyi 3-4 pozisyon oynayabilecek biri
yok bence... Ayrıca çok büyük egolar çok havalı kimlikler. İnanmıyorsanız Kobe'ye sorun :) Ayrıca Dream Team in aksine çok kötü savunmacılar.

USA 2012 Team üstünlükleri= Hız,Atletizm,Gençlik,Enerji,Baskı,hızlı hücumlar,delici oyuncular -- Eksikleri=boyalı alan üstünlüğükoç,çok yönlülük,paylaşım,savunma,fedakarlık,ribauntlar,
çember savunması,takım savunması ve top paylaşımı, bireysel süper yıldız,tecrübe ve zeka
Dream Team üstünlükleri= takım savunması, birebir savunma, çok boyutlu ve yönlü oyuncular,sıfır ego,bireysel efsane düzeyi oyuncular,koç,çember savunumu, ribaunt,boyalı alan üstünlüğü
,top paylaşımı, çok daha pasör bir takım,çok daha iyi şutör ve akıllı bir takım,tecrübe , paylaşım içerikli ve fedakar oyun tarzı -- Eksikleri= Daha düşük düzeyde rakipler ile oynuyor olmak
atletizm,hız,gençlik,delicilik.

Açıkcası Michael Jordan,Scottie Pippen,Magic Johnson,Charles Barkley,David Robinson,Karl Malone,Clyde Drexler sırf şu 7 oyuncu bile o kadar ve o kadar üstün ki 2012 USA Team den
Takım da Magic Johnson ile John Stockton varken asist liderlerinin Scottie Pippen olması. Takımda Michael Jordan, Clyde Drexler, David Robinson, Karl Malone varken sayı liderlerinin Barkley olması.
Takım da Scottie, Stockton varken top çalma lideri ve blok da 3. nün Michael Jordan olması gibi çok boyutlu bir oyun anlayışı. Sıfır Ego iyi arkadaşlar ve iyi sporculardan oluşan bir takım.
Hani şu zeki, çevik ve ahlaklı olanından. Magic,Jordan,Bird üçlüsünün olması bile yeter demek istiyorum...

Ayrıca Dream Team gerek takım gerek bireysel olarak sıradışı savunmacılar ve pasörlerle dolu bir takım üzgünüm ama 2012 USA Team in hiç şansı yok. Ve orada tüm kariyerleri winner
olmakla anılabilecek oyuncular var MVP ödülleri, yüzükler, krallıklar, rekorlar olarak da bakarsan 92 Dream Team önde... Rakip takımın bench'inin ellerinde ik handycam lerle
kayıt altına aldığı takımdır 92 Dream Team. Tek eksik o zamanlar hala Nijerya vatandaşı olan Hakeem Olajuwon dur zaten o da olsa üzgünüm ama 2012 USA Team en az 35 sayı fark yerdi.


Yazıyı özetlersek; biz basketbol izlemek istiyoruz; biz NBA izlemek istiyoruz tüm takım sporlarından daha tiyatral ve efor dolu olan basketbolun en iyi oynandığı hakkında efsane ve gizemlerin
döndüğü ligi izlemek istiyoruz. Rekabetler, savaşlar, yeni hareketler, çok zeki ve yaratıcı insanlara hayran olma k ve örnek olmak istiyoruz. Bu oyunu yeniden yine o kadar çok sevmek istiyoruz.

Savaş alanımızı ve kahramanlarımızı istiyoruz. Çocukları değil erkeklerin oyununu istiyoruz(um).


   Saygılarla bu seferlik bu kadar. Çok fazla şahsi görüş ve argüman içeren yazımın sonudur.. Okuyan ve ilgilenenlere teşekkürler..Bir hatamız olduysa söyleyin düzeltelim.
eklemek istedikleriniz varsa da  duymak isterim. Basketbol dolu günler...



''Beni zirveye yeteneğim getirmiştir, Ancak hala burada olmamı sağlayan karakterimdir!'' Michael Jordan

İşte günümüz zıp çıktı yıldızlarına örnek bir laf ;)

Çevrimdışı Alpay

  • Mezarkabul
  • Editör
  • MVP
  • *****
  • İleti: 4.098
    • Profili Görüntüle
Ynt: Günümüz NBA adına Günahlar ve Sevaplar
« Yanıtla #1 : 24 Kasım 2012, 19:03:53 »
Bu, benim paylaştığım bir bakış açısı değil açıkçası.Şu anki durum yeni basketbola alışma süreci ve bu sürece herkesin alışması kolay olmayabilir ama bir gerçek var ki üstün yetenekli kabiliyetli oyuncular hâla geliyor, oynadıkça öğrenecekler, kendilerini geliştirecekler ve bir yere ulaşacaklar.Bu ne olursa olsun böyle devam edecek.Nowitzki gidecek Love-Aldridge gelecek Paul-Williams gidecek Rondo veya başka biri..Ya da Westbrook.Düzen değişiyor arkadaşlar, yeni sistemi kabul etmek lazım.2012 NBA playoff'u yeni düzenin resmi zaferi oldu.Miami ve Oklahoma eski toprakları evlerine göndererek bunu gösterdiler.Scott Brooks ve Erik Spoelstra gibi koçlar da ne kadar saygıdeğer, başarılı koçlar olduklarını gösterdi.Gerek takımları zor durumdayken yaptıkları hamlelerle, gerekse mental olarak çöken takımlarını şaha kaldırmalarıyla.Yenileri kabul etmek zordur ama elbet o günler de gelecek..Ama Deron Williams ve Chris Paul'ün yerine Westbrook'un Irving'in Wall'un geldiğini kabul edemezsek de o zaman yapacak bir şey yok, bu memnuniyetsizlik sürer gider.

Oyuncu bazında Avrupa'da durum biraz ekonomi daha çok değişen düzenle ilgili.Gelişen, çok değerli oyun kapasitelerine ulaşan oyuncuların kafasında NBA'ye gitme fikri eski yıllara göre çok daha fazla.Saric'i Mirotic'i tutamayacaz Avrupa'da malesef, Marc Gasol'ün kalmadığı gibi.Öte yandan bu oyuncular NBA'de fazlasıyla başarılı oabiliyor, Nowitzki dışında da bir ton var.

Tony Parker San Antonio'yu Pau Gasol Lakers'ı şampiyon yaptı.Başarı Nowitzki özelinde değil yani.Yine saymak gerekirse Sabonis'in de yeri dolar, Petrovic'in de, Fucka'nın da Naumoski'nin de Harun'un da...Yerler doldurulur ama kriz de ekonomik bir olay.Yunanistan'dan İtalya'dan ne bekleyebiliriz ki bu saatten sonra.

Benim de söyleyeceğim şu ki: eski oyuncuların yeri doldu, bu oyuncuların da yeri dolacak.Saydığın oyuncuların basketbolu bırakmasına hayli süre var.5 yıl basketbol için çok fazla ve bu yerleri dolduracak oyuncular 5-6 yıl içinde mutlaka gelir.Durant'ler Irving'ler Westbrook'lar Harden'lar Wall'lar Love'lar Aldridge'ler Griffin'ler gelir, gelişir, şampiyon olur giderler.Yeni basketbola daha ılımlı bakmaya başlamamız lazım artık, yeni düzen de bu.Eski düzeni yenen bir yeni düzen bu ve biz de bu yeni düzene ayak uydurmazsak aynı düşüncelerle debelenip dururuz.Farklı düşünmemiz gerek..
"Çok para kazanıyorlar, kazandıkları her sentin hakkını verecekler" Mike D'Antoni

Çevrimdışı Flash

  • MVP
  • ******
  • İleti: 1.556
  • If They Say Why Why ? Tell'em That is Human Nature
    • Profili Görüntüle
    • Kahraman Baykuş
Ynt: Günümüz NBA adına Günahlar ve Sevaplar
« Yanıtla #2 : 24 Kasım 2012, 19:56:06 »
Gelen her yeniliği kabul etmem gerekmez ya da her yenilik iyidir diye bir şey yok bir eşyin geçmişte kalması yeni olana yenildiği anlamında mı görülmelidir... Günümüz türkiyesinin halini ve yaşananları biliyoruz ve hala bunda 80 yıl önceki bir adamın kurduğu Cumhuriyeti övüyor onunda gurur duyuyor bununla ayakta kalabiliyoruz..Önüne getirilen her yenilik iyidir ya da her yeni çağa ayak uydurulmalı diye bir şey yok ki...Yenilik kötü bir yeni fikir de olabilir iyi de bunu bizim prensip ve sınırlarımız belirler... Benim saydığım isimlerin arkasına Wall, Harden, Love gibi isimleri sayman bile yeterince benim adıma durumun vahimliğine bir nokta daha koymakta...

Ben bu basketbolu da seviyor ve izliyorum karalama ya da lanetleme çabasında değilim ;) . Ama bir insan ben bunun daha iyisini gördüm diyorsa bu da onun seçimidir.... Bu debelenme ya da ayak uyduramama değildir...

''Beni zirveye yeteneğim getirmiştir, Ancak hala burada olmamı sağlayan karakterimdir!'' Michael Jordan

İşte günümüz zıp çıktı yıldızlarına örnek bir laf ;)