45. yaş günü ve NBA camiasına adım atalı
geçen 23. yılı şerefine, “en büyük” olanla ilgili, bir amatör olarak,
kısıtlı olanaklarla en iyiyi yapma adına kalemimi elime aldım… Herkese
Merhabalar
Bu Michael Jordan yazısı; biraz makale, biraz
deneme, biraz anı-hatıra türlerinden esinlemeler sunsa da, amaç; bu yazının
yaşaması ve yıllar içerisinde aktifliğini koruması.
Bunun için kısıtlı olanaklarla sunulacak olsa da
okuduğunuz bu yazı yaşıyor. Evet, canlı çünkü MJ’i her yönüyle tam bir
45’lik eski tabanca olana kadar yaşadıklarını ve bize yaşattıklarını
anlatıyor.
Anlayacağınız bu yazı nostaljik değerinin yanı
sıra, aslında şimdi ve gelecek olgularını da harmanlamayı amaçlıyor…
Artık sadede gel diyenleri duyar gibiyim. Evet,
hadi gelelim!
Kuşkusuz NBA’in en spektaküler, en azimli, en
yaratıcı, en hırslı, en rekortmen, en azılı, en başarılı, en rekabetçi ve en
iyi oyuncusunu tanıyacağımız, keşfedeceğimiz bu yazıda umduğumuz tek şey; Bu
yazı okunduktan sonra, yukarıdaki “en”ler kimsenin umurunda olmasa bile, şu
hepimizin umurunda olsun: “En Saygı Duyulası” , işte bu sıfat Michael
Jordan’ın bu yazıdaki yerini açıklar.
Michael Jordan(Yaşananlar-Bilinenler)
Tarih=17.Şubat.1963
Yer=Brooklyn-New York
Olay=Tarihi yazacak olan geldi.
Evet, Michael Jeffery Jordan dünyaya geldi…
Michael Jordan annesi Deloris Jordan ve babası
James Jordan’ ın beklide çocukluk yıllarındaki en hastalıklı çocuklarıydı.
Jordan’ın burnundan hiç durmadan kan geliyordu. Annesi, Deloris bunun Tanrı
tarafından ona gelen bir işaret olarak yorumladı. Bunun bir diğer sebebi ise
Deloris Jordan, annesini kaybedeli tam 1,5 ay olmuştu ve bu onun için bir
şans olmalıydı. Bu olayın uğuruna inandı.
Michael beş çocuğun dördüncüsü olarak dünyaya
geldi. Michael doğduğunda yaklaşık 46 cm kolları vardı. İleri görüşlü ve
sevecen Deloris Jordan çocuğunun basketbolcu olması için çalışacağını
söyledi…
Deloris Jordan gökyüzü ve doğa olayları
ile ilgili melek olan Michael(Mikail) ismini ona uygun buldu… Bu arada sağ
ol Deloris Teyze gelecekte basketbolu gökyüzünde yaşayacak olan, bir spor
tanrısı için daha iyisi olamazdı!
Burnundan kan gelişi, aralıklarla 5 yaşına kadar
sürdü. Bu arada Jordan ailesi, Mike 6–7 yaşlarında iken aile Chapell
Hill(Wilmington)’ e yerleşip çocuklarını ırkçılığın şehirdeki etkilerinden
uzaklaştırdı. Anne ve baba da çalışarak, çocuklarını refah içinde büyüttü.
Mike 9 yaşında basketbola ilgi duymaya başladı.
İlk başlarda esas ilgi duyduğu spor beysbol gibi görünse de ve de 12 yaşında
minikler kategorisinde yarı final gören takımın yıldızlarından olsa da, o
kendini evinin arka bahçesinde çakılı potalara kaptırmıştı bir kere…
Bir süre sonra o saha mahalle gençlerinin mabedi
ve Jordan’ın abisi ile yaptığı kıyasıya teke teklerin mekânı olmuştu.
Jordan o dönem sürekli abisine yenilince kendince
şu sözü verdi; “Boyum senin gibi ve senden uzun olunca bir daha asla sana
yenilmeyeceğim” dedi abisine.
Nitekim MJ 13 yaşlarında 1.73 boy ve 69 kilo ile
evin en uzunu oldu ve O günden sonra abisini püre gibi ezdi!
Jordan o günler için “Sanki O’nu yendikten sonra
herkesi, her şeyi yenebilirim gibi geliyordu”
Bu cesaretle Michael lise çağında basketbol
takımına girme isteğini belirtti!
Michael Laney Lisesine kaydoldu. Lise 1
yıl önce karma eğitime geçmişti yani kaba tabirle siyah ve beyaz ırkın
çocukları beraber eğitim görebiliyorlardı.
Michael gerek kuzeyin sakinliği, gerek ailesinin
sosyo-ekonomik yapısı, gerekse okul yapısı sebebi ile ırkçılığın sert yüzünü
pek görmedi.
Başı ırkçılıkla iki kez belaya girdi; birinde ona
zenci diyen bir kıza tokat attı. Diğerinde de dişini fırçalayan arkadaşı
onla yersiz yere dalga geçince, fırçanın yumrukla birleşiminden dolayı çocuk
bayağı bir diş dökmüştü.(Hala görüşüyorlar.)
Hatta bir keresinde bir arkadaşına; “Bir tokat
yemediğin ya da fiziksel olarak hırpalanmadığın sürece, ırkçılığı önemseme”
demişti… MJ zorda olsa formülü bulmuştu.
Bu sebepten dolayıdır ki Michael Jordan hiçbir
zaman Hip-Hop Sokak kültürünün, ezikken konum değiştirme yani bir bakıma
sonradan bulma tavrına sahip olmadı(olamadı) ve hiç başıboş bırakılmadı.
Ailesi ve basketbol onu disiplinize etmiş ve
enerjisini olumlu yönde emmişti.
Gel gelelim MJ lise takımına alınmadı. Ama sahada
rakiplerini sözleri ile de sindirmeye başlayan, “trash talk” seven Jordan bu
yönüyle geri alınacağına emindi. Ama abisi O”na; “Eğer sözlerini harekete
dökemezsen bir sıfırsın, yüreğin büyük çalış oyununda öyle olsun” dedi.
Fakat ilk yıl içerisinde hiçbir türlü oyuna
alınamayan Jordan eve gelmiş ve hıçkırıklara boğularak ağlıyorken, tamda o
an annesi yanına gelip, “Burada enerjini ağlayarak harcama, o sonsuz
enerjini onlara bir hata yaptıklarını kanıtlamak için harca.”demişti. Ve de
yaz bu iş için çok uygun bir zamandı. Bu tavsiye üzerine Michael Jordan tüm
vaktini fiziğini geliştirmeye adadı.
MJ 2. yıla 1.88 olurken, bu gerçekten Jordan’ın
spor programı sebebiyle midir? Yoksa bir hormon atılımı mıdır bilinmez ama
bilinen şu ki; Michael Jordan rekabetçi idi ve sınıf atladı. Son yılında
29.2 sayı 11.6 ribaunt 10.7 asist ile Laney’i eyalet şampiyonasına kadar
sürükledi.
Aile fertlerinin beysbola olan ilgisine rağmen,
Michael abisi Larry’e karşı hayranlığı ile basketbola atılmıştı. Fakat
çevresi Michael’ın mükemmel gelişimine rağmen asla kalıcı olacağına
inanmıyordu. Jordan o zamanları ilerde şu sözleri ile ifade ediyordu:
“Ne kadar çabalasam da, herkes ileride bir
istasyonda benzin pompalayan bir genç olacağımı düşünüyordu. Başaramayıp
geri döneceğimden bahsediyorlardı, ama işte buradayım.”
Michael Jordan lisenin ardından “Five-Star”
basketbol kampına katıldı. Azmini burada da göstermeyi ihmal etmemişti.
Koçlar tarafından en çok gelecek vadeden oyun kurucularından biri olarak
gösterilmişti. Ve de North Carolina yardımcı koçu Roy Williams’ ın dikkatini
çekmişti… Ama yinede B+ olan kamp notu ya da kampta sergilemiş olduğu çaba
Jordan’ın istediği ve de başvurusunu yaptığı UCLA ve Virgiana
üniversitelerinden kabul görmedi
Son tercihlerinden biri olan eyalet
üniversitesi; North Carolina ona göz kırptı.
Tabi burada başrol anne Deloris Jordan ve koç
Dean Smith’e ait idi. D.Smith farklı biriydi. N.Carolina, O ve
yardımcısı(şimdilerin efsane koçlarından) Roy Williams sayesinde kısa
zamanda sınıf atlamıştı.
Dean Smith “önce eğitim” sloganı güden
bir koçtu. Öyle ki notu 2,5’un altında kalan, en iyi oyuncusu olsa dahi
tekrar derslerini toparlayana kadar takımda yerini alamıyordu. Jordan’ın
annesi eve gelen, eğitim sever bu koçun söylediklerine itimat etti ve oğluna
ısrarla tavsiye etti. Tabi Jordan’da evine kadar gelip onunla konuşan, O’na
kendini değerli hissettiren takıma gitmeyi uygun buldu. Sonuçta N.Carolina
Coğrafya bölümüne kayıt oldu.
YIL=1981
OLAY=Jordan Güneşi North Carolina’dan doğuyor.
Michael Jordan takımda James Worthy ve Sam
Perkins’ in arkasında kalacağı ve de benchde dirsek çürüteceğine inananların
sayısı hiç de azımsanmayacak kadardı.
Dean Smith’in yöntemleri ve sezgileri
yaklaşık yirmi yıl boyunca takımını şampiyonluğun eşiğine kadar getirdiği
halde, o eşikten bir türlü atlayamıyorlar, o itici gücü bulamıyorlardı.
Smith’li Carolina bir oyuncu fabrikasıydı. Oyuncularını sıkı disipline, artı
geceleri ders çalışmaları için zorluyordu. Michael Jordan’ın pası ve
savunması zayıftı. Ama Michael’ın şevki ve iş ahlakı bir yana ileri uçtaki
yaratıcılığı Smith’i onu iki All-American oyuncusu ile yan yana oynamaya
ikna etmişti.
Jordan’ın ilk yılında takım sezon ortalarında
ülke genelinde ilk sıralarda idi. Michael Jordan takımın en çok sayı yapan
ismiydi. Daha ilk sezonunda ulusal bir hale bürünmüştü. Jordan, boğazındaki
acılı ve eziyetli enfeksiyonlara takılmadan, Atlantik Sahili Grup
Şampiyonasına takımın ilerlemesinde çok büyük bir pay sahibi olmuştu.
Daha sonra bu üç genç “asfalt topuklar” lakaplı
takımlarını NCAA şampiyonluk turnuvaları ayağına taşıdılar.
Finalde Georgetown Üniversitesi’nin “Hoyas”
lakaplı ekibiyle ve yıldızları 2.12’lik Patrick Ewing ile karşılaşıyorlardı.
Oyunun bitimine 32 saniye kala Georgetown 62–61
öndeydi. Dean Smith bir kez daha şampiyonluğun eşiğine gelip, gene orada
takılacakken, bu sefer onları o eşikten atlatacak olan itici gücü
bulmuşlardı. Smith mola aldı, topu Michael ile buluşturmalarını söyledi.
Jordan bitime 16 saniye kala sol çaprazda topla
buluştu. Potaya yaklaşık 6m uzaklıktaki mesafeden şutunu kullandı ve
filelerden gelen “şaff” sesi o saatten sonra Jordan ve Smith’in sınıf
atladıkları anlamına geliyordu…
Yardımcı koçlardan Eddie Fogler durumu şöyle izah
etmişti; “Henüz farkında bile değil ama o çocuk şimdiden tarihe geçti.
İnsanlar bu şutu 25 yıl sonra bile konuşacak.”
Böylece 19 yaşındaki bu genç atlet, müthiş bir
baskı altında, zarafet ve başarı sergiledi. Dean Smith sonradan Jordan için;
“Michael hem zeki, hem de sahada becerikliydi… O kadar çok oyunun sonunda
kahraman oldu ki –anlaşılmaz bir şey.”
Bir daha NCAA finali göremese de Sports
Illustrated dergisi yazarı Curry Kirkpatrick’in deyimi ile “dünyanın en iyi
amatör oyuncusu” haline gelmişti.
NCAA Başarıları
§
Wooden ve Naismith prestij ödülleri
§
İki kez yılın kolej oyuncusu ödülü
§
En iyi freshman ödülü
§
En iyi savunma beşlerine iki kaz
girdi.
§
Bir NCAA şampiyonluğu
§
Onlarca unutulmaz an…
Jordan,
annesi istemese de, arkasına koç Smith’inde desteğini alarak profesyonel
olacağını açıkladı.1984 de Üniversite den ayrılsa da eğitimini 86 da
tamamladı.
Ama
önce kendini 1984 olimpiyatlarında sergiledi. Ewing, Mullin ve Jordan’ın
sürüklediği Pan-American takımı şampiyon olmuştu.
Artık
Michael Jordan tek bir hedefe kitlenmişti:
NBA!
YIL=1984
OLAY=JORDAN GÜNEŞİ NBA SEMALARINDA…
1984 draftında, Hakem Olajuwan ve Sam
Bowie’nin ardından 3. sırada, Chicago Bulls tarafından seçildi. Yıllar sonra
bile konu olan bu Portland hamlesinin gerekçesi; Takımda zaten Clyde Drexler
gibi All-Star bir gard varken, niye Jordan’ı alayım ki” olmuştur. Kesinlikle
doğruydu. Ama öte yandan, Chicago GM’i Rod Thorn Mike için; “Keşke 2.10
olsaydı ama yapabileceğimiz en iyi hamle Michael’dı” demişti. Arka plandan
Houston Rockets takımına Ralph Sampson ile takas edilmek istendi ama Houston
yönetiminin gözünü “İkiz Kuleler” hayali bürümüştü. Ve teklif reddedildi.
İleriki yıllarda Michael Jordanlı Chicago NBA’e
ambargo koyarken, ne Ralph Sampson ortalarda olacaktı ne de Rod Thorn
koltuğunda…
Jordan böylece Bulls sözleşmesinin yanı
sıra, Nike ve diğer markalarla da imzalaştı. Jordan lige geldiğinde, lig
“Magic Vs Bird” mücadelesi ve yanı sıra Isıah Thomas, Moses Malone,
Dominique Wilkins gibi efsaneler, Karem Abdul-Jabbar, George Gervin, Julius
“Dr.J” Erving gibi veteranlarla en iyi döneminde gözüküyordu.
Ama yeni başkan, David Stern yenilik
gerekeceğinin farkındaydı. Ve O fark etmeden daha ilk yılında çok yeni bir
gelişme oldu; Jordan bir süper yıldız olmuştu.
Daha ilk maçında, 16 sayı kaydediyor ve
takımına ilk galibiyeti getiriyordu.
Harika bir çaylak sezonu geçiriyordu. Ligde ki 3.
maçında Milwaukee Bucks karşısında 37 sayı ile 30 sayı barajını aşıyordu.9.
maçında San Antanio Spurs’ e 45 sayı ile 40 barajını aşıyordu. Sergilediği
kendine has driplingleri ve hava harekatlarıyla ile ligi upstairs, elevator,
hangtime gibi kavramlarla haşır neşir ediyordu. Kendi icadı olan havada
elini 1,5 tur çevirip aynı zamanda sanki havda bir merdiven çıkıyormuş gibi
ayaklarıyla şekil verdiği upstairs smaçları Nike’ın logosu oluyordu. Kâr’ı
her geçen gün artıyordu. All-Star oluyordu. Sezon sonu en iyi ikinci beşe
seçiliyordu. IBM’in sponsorluğunda dağıtılan takımına en yararlı oyuncu
ödülünü henüz bir çaylakken alıyordu. Takımına geçen yıldan fazla 12
galibiyet daha getiriyordu. O gelmeden önce sahanın üçte biri zor dolarken
ve Chicago maçlarına ayrılan kamera sayısı “iki” iken; bu sayılar Jordan’la
tavan yapıyordu.
Sezon sonunda ligin sayı krallığında 3. , top
çalma krallığında 4. oluyordu.
Elbette, 28.3 sayı 6.5 ribaunt 5.9 asist 2.39 top
çalma rakamları ile ROY(Rookie Of The Year – Yılın Çaylağı) ödülünü de
kucaklıyordu. O ödülü kucaklarken, bir hayranı şu pankartı kaldırıyordu; “
Good Bye Dr.J, Welcome Air Jordan” bu pankart her şeyin başlangıcını çok iyi
anlatıyordu…
Bir yıl sonra ise, Jordan çoğu oyuncuya
kâbus olabilecek cinsten bir sakatlık yaşıyordu. Ayağını kırıyordu. Çoğu
uzman için asla toparlayamaz dese de; en az kendi kadar ünlü sakatlık
atlatma özelliği onu 64 maç kaçırdıktan sonra takımına kazandırıyordu.
Michael Jordan’ın gelişi ile son maçlarda play-off trenini sondan
yakalıyorlardı. Bu sebeple Doğu konferansının zirvesinde ki takım ile
karşılaşacaklardı.
Bu takım efsane 86 Boston Celtics idi. O
yıl şampiyon olacak olan takımdı.
TARİH=20 Nisan 1986
OLAY=” Tanrının aramızda olduğuna inanıyorum ve o
şu an Jordan kılığına bürünmüş”
Evet, Larry Bird 4. maçın sonunda bu
cümleyi kurdu. Neden mi?
Mike daha ilk maçta 49 sayı atarak play-off
tarihinin en iyi 4. skorunu elde etmişti. Sorun şu ki bu sadece başlangıçtı.
Elbette efsanevi Boston karşısında rüzgârlı şehrin şansı yoktu. Fakat
Michael Jordan’ı vardı!
Jordan 4. maçta adeta Cüneyt Arkın’ın hiç mermi
koymadan yüzlerce ateş ettiği altı patlar tabancasına dönmüştü. İki uzatmalı
maçta 63 sayı 6 ribaunt 6 asist 3 top çalma rakamlarına ulaşarak, Kevin
McHale’in yorgunluktan iflas etmiş olan, o uzun kollarını başının arkasına
götürerek, teslim pozisyonunda sahada afallamış bir halde dolaşmasına sebep
olmuştu.
Aynı zamanda Jordan’ın tüm Play-Off tarihinin en
iyi skoruna sahip olmasını sağlıyordu.
4–0 süpürülseler de, Jordan ve takımı umut
doluydu.
86–87 sezonu Michael Jordan başarısının
bir tesadüf olmadığı ve daha da iyiye gittiğinin kanıtı oldu. Harikalar
yarattığı sezonda yaptıkları;
§
İlk Smaç Şampiyonası şampiyonluğunu
aldı.
§
9 kez 40 sayı barajını geçerek
rekor kırdı.
§
3 maç arka arkaya 50 sayı barajını
geçerek bir ilke imza attı.(57.53.61)
§
87 yılı Dr.J in emekli olduğu yıldı
ama MJ matemi kısa kesti.
§
Wilt Chamberlain’den sonra bir
sezonda 3000 sayı barajını geçen 2. ve tek en kısa oyuncu oldu.
§
37.1 ile gardlar arasında en iyi 1.
, genelde ise Wilt in harika Dört sezonunun arkasından geldi.
§
İlk Sayı krallığı (Daha 10 kere
alacağının ilki)
§
NBA savunma ve normal beşlerine
girdi.
§
2. kez All-Star oldu
§
En iyi savunma oyuncusunu kıl payı
Michael Cooper’a kaptırdı.
§
250 top çalma ve 150 blok
rakamlarını aynı zamanda geçen ilk ve tek oyuncu oldu.
§
37.1 sayı 5.2 ribaunt 4.6 asist
2.88 top çalma 1.52 blok rakamları elde etti.
§
Ve onlarca unutulmaz an…
1987–1988 sezonunda Michael Jordan adeta bir yarış atı gibiydi. Tozu dumana
katıyordu ve önüne pek kimse geçemiyordu. Bir takım hariç…
Bu
sezondaki başarıları;
§
35.0 ortalama ile 2. sayı
krallığına kavuştu.
§
2. kez 2500 sayı barajını geçti
§
En iyi Savunmacı ödülünü kucakladı
§
NBA savunma ve normal ilk beşlerine
seçildi.
§
All-Star MVP ödülünü yani en
değerli oyuncu ödülünü aldı. (Chicago’da)
§
2. kez Smaç Şampiyonası şampiyonu
oldu. D.Wilkins ile yaptıkları final NBA tarihine kazındı. Ve MJ arka arkaya
yaparak bir ilki başardı.
§
2. kez 250 top çalma ve 150 blok
rakamları aynı sezonda geçti
§
En Değerli Oyuncu ödülünü ilk kez
kaldırdı.
§
Bu ödülü alırken aynı zamanda en
iyi savunmacı olan ilk(2.si Hakem Olajuwan) oldu.
§
En iyi savunmacı iken sayı kralı
olan ilk oyuncu oldu.
§
All-Star MVP liğini ve smaç
şampiyonluğunu aynı anda alan tek, genelde ise ilk oyuncu oluyordu.
§
İlk top çalma krallığı
§
Hem top çalma, hem sayı kralı olan
ilk oyuncu(2.si Iverson)
§
Bir maçta 10 top çaldı
§
35.0 sayı 5.5 ribaunt 5.9 asist
3.16 blok 1.60 blok ortalamaları tutturdu.
§
Ve Onlarca unutulmaz an…
Tüm bu
başarılara rağmen play-off 2.turunda üç yıl daha çekecekleri, gösterişli
eziyet Detroit Pistons’a elendiler.
MJ tüm bireysel başarılarına rağmen, O’nu Magic,
Bird, Dr.J konumuna getirecek olan şampiyonluk yüzüğüne ulaşamamıştı. Ama 89
yılı yeni bir BULLS başlangıcı olacaktı.
87 yılında takıma katılan, İsviçre
çakısı ile çok yönlülük konusunda yarışabilecek Scottie Pippen, Jordan ile
özel antremanlarla oyununu geliştiriyordu. Jordan da en yakın takım
arkadaşını, kendine en yakın seviyede ki adamı buluyordu. Horace Grant ise
yeni sezonda, daha sert, daha hızlı bir pota altı adamı olmaya hazırdı.
Gerek Ted Winter zeminli “triangle
offense” üçgen hücum oyunuyla, gerekse zen anlayışı ile sevgi ve disiplini
aynı ölçütte taşıyabilen Phil Jackson, Dean Smith sonrası, Michael Jordan’ın
yeni akıl hocası oluyordu.
Kesinlikle sıra dışı bir adam olan Jackson, keza
gene onun kadar sıra dışı Michael Jordan ile uyum içersinde ilerlediler…
Başarıya aç takım geleceğe umutla bakarken, Michael Jordan her konuda tavan
yapmıştı.
Kazıttığı saçları, uzun şortu,
medya-basın ile iyi ilişkisi, yaratıcılık timsali reklamları, hareketleri ve
elbette 32.5 sayı 8 ribaunt 8 asist 2.89 top çalma ortalamaları ile
efsaneliğe doğru süzülüyordu.
1988–1989 yılında yaptıkları-başarıları;
§
17 asist kariyer rekoru
§
Jordan’la geçen üç yılın ardından
Chicago’nun en büyük sorunu Stada giden yolların, gelen binlerce arabaya
yetersiz kalması idi…
§
Ocak ayı içinde 10.000. sayısına
ulaştı ve bunu en çabuk başaran oldu.(86’daki sakatlığı olmasa çok daha
çabuk olurdu!)
§
3. Sayı krallığı
§
Top Çalma üçüncülüğü
§
4. kere All-Star ilk beşliği
§
3. kere NBA savunma ve normal ilk
beşine seçilmesi
§
2500 sayı barajını ardı ardına 3
kez geçti.
§
3. kez 250 top çalma ve 150 blok
rakamları aynı sezonda egale etti.
§
Play-off’larda Doğu ikincisi
Cleveland Cavaliers’ı destansı bir şekilde geçtiler. 5. maçta takımı 100–99
yenilirken topu kenardan aldı, faul dairesine doğru sürdü. Craig Ehlo (karşı
takımın ve ligin en iyi dış savunmacılarından) ona yapıştı. Faul dairesinde
aniden driplingi kesip havalandı. Ehlo yer çekimine yenik düşüp yere
indiğinde, Jordan topu daha yeni elinden çıkarıyordu. Ve son saniyelerde
takımını 101–100 lük galibiyete taşıyıp, seriye noktayı koyuyordu.
Attığı şuta “THE SHOT” denilmiş ve
Michael Jordan’ın efsaneliğe İlk
Adımı kabul edilmişti.
§
Tur ortalamaları; 39.3 sayı 6.8
ribaunt 5.9 asistti.
§
Yaptığı tarih yazmaktı.
§
IBM’ in dağıttığı takımına en
faydalı oyuncu ödülünü 2. kez alıyordu.
Tüm bunlara rağmen Doğu Konferansı Yarı
Finallerinde, bir daha Doğu birincisi ve o sezonun şampiyonu olacak olan
“Bad Boys” lakaplı Detroit Pistons takımına eleniyorlardı. “Mağlubiyetlere
en çok üzülen Jordan’dı. Çünkü kimse ondan fazla çaba sarf edemezdi”
P.Jackson…
1990 senesi ile 90’lı yıllara giriliyor.
Lig yeni yıldızlarla tanışıyordu. Ama en parlağı olan Jordan 90’ da sportif
ve ekonomik başarı konusunda çığır açıyordu…
1989–1990 sezonu başarıları:
§
28 Mart 1990 da Cleveland Cavaliers
takımına karşı 69 sayı ile kariyer rekoru kırıyordu.
§
65 sayıyı geçen en genç oyuncu idi.
§
60 sayı barajını hem play-off hem
de normal sezonda geçen 2. adamdı ve sonuncusu.(1. Elgin Baylor)
§
4. sayı ve 2. top çalma
krallıklarını aldı.
§
NBA savunma ve normal ilk beşlerine
seçildi.
§
6. kez All-Star beşine girdi. En
çok oy alan oldu.
§
33.6 sayı %52.6 şut yüzdesi 6.3
asist 6.9 ribaunt 2.77 top çalma 0.70 blok rakamları tutturdu.
Ama ne var ki Konferans finallerine kadar
yükselip, orada “Bad Boys” ekibine 3. kere eleniyorlardı. Seri bitip Jordan
sahayı terk ederken maç yorumcusu şunu demişti; “ Bu adam için üzülmekte
haklısınız, dostlarım”
John Salley rakip oyuncu da olsa hayranlığını şu
sözlerle ifade etti;
“ adam maç başına 45, 39, 60 sayı atıyor ama
kaybediyordu. Üzülmemek elde değildi.”
Aynı zamanda 1990 yılında efsane koç
John Wooden’dan en iyi oyuncuları sıralaması istendiğinde, üst sıralara
Magic ve Bird isimlerini sayarken, “Peki Jordan” diye sorulduğunda; “Jordan
tek kişilik gösteri, takım olarak başarısı yok” demişti.
Ve gene Wooden gibi düşünen bir Pistons
taraftarı seri bitiminde Jordan sahadan çıkarken ona doğru şu pankartı
kaldırdı;
“Maybe Next Year Jordan” (Belki Gelecek Sene
Jordan).
Taraftarın içine mi doğdu. Yoksa MJ o an
kafasında bir şeylere karar mı verdi bilinmez ama gelecek sezon Detroit
Pistons süpürge tadı nedir? Öğreneceklerdi…
1991 sezonu tüm senelerden çok farklı
aşlıyordu ve rakipleri de bunu sezmişti…
BOĞALAR GELİYORDU!
1990–1991 sezonu Michael Jordan’ın
bireysel, fiziksel ve takım olarak oyunu yoğurmuş ve öğrenmiş halde sahaya
indiği bir yıldı…
Artık genç bir yıldız değil, olgun bir efsane
idi. Spektaküleritesinden bir şey kaybetmediği gibi temel kavramlar ve
hareketler konusundaki ustalığı ve takım oyunu sezgisi gittikçe artıyordu.
Sezonun en iyi derecesini yapıyorlar ve lig
genelinde tepeye oturuyorlardı. Bu sezon içinde Horace Grant, Scottie
Pippen, Michael Jordan beraber All-Star olmuşlardı. Bu üçlünün yanı sıra
takımdaki BJ. Armstrong, J.Paxson, B.Cartwright, C.Hodges gibi isimlerde
tekrardan motive olmuşlardı.
Play-Off ilk turunda New-York Knicks i üç maçta
sildi süpürdüler. 2. turda Philadelphia 76’ers takımını 4 maçta geçmeyi
başardılar. Doğu finalinde Bad Boys ve Wild Bulls unvanlı ezeli rakipler
karşılaşıyordu…
Fakat bu sefer kötü çocuklar, vahşi boğalardan
feci boynuz yediler…
Pistons en kötü döneminde bile Chicago Bulls’u
4–0 ile geçemezken, Jordan ve arkadaşları o hırsla bunu başarmışlardı. Seri
bitiminde gülen taraf Boğalar oluyordu… Bu sefer Michael Jordan gülüyor,
Laimbeer, Thomas, Romdan ağlıyordu. Seri bitiminde Jordan’ı sadece Joe
Dumars ve John Salley tebrik etti. Hatta Isıah Thomas yakın arkadaşı Dumars
Jordan’ın elini sıktığı için 3 hafta onla konuşmamıştı. “Belki Gelecek Sene
Jordan” diyen taraftar bu sefer “Bir daha Asla” diyorlardı.
Detroit Pistons’ı geçince herkesi
geçebileceklerini düşünen, Bulls çok haklı olduğunu kanıtlayacaktı. Öyle ki
finalde efsane Magic Johnson’ın takımı Lakers’ı hiç zorlanmadan 4–1
geçiyorlardı. Jordan ünlü balet Njinsky edasıyla yaptığı hareketleri finalde
de sergiledi. İkinci maçta 18–15 şut isabeti ile tarih yazdı ve 33 sayı
buldu. Aynı maçın sonlarına girilirken Lakers’ın 2 sayısına Bulls onlara 15
sayı ile karşılık vererek 15–2 seriye koşuyorlardı. Bu anda yaptığı bir
hareket Jordan’ı spor tanrısı ilan eden an oldu desek yeridir sanırım…
Faul çizgisinin bir adım önü diyebileceğimiz bir
noktadan sağ eliyle smaç basmak için sıçramıştı, bir süre havada
ilerledikten sonra şutunu bloke etmek isteyen bir oyuncu ile
karşılaştığında, o anda topu aşağı karın seviyesine indirip orada topu sol
eline paslamış ve başını potanın altına sokarak topu ters turnike şeklinde
potaya bırakmıştı. Herkes çıldırmıştı.
Magic Johnson, Jordan basketbolu bırakma kararını
öğrendiğinde Michael Jordan için yapılan bir belgeselde dönmesi için
yalvarmış ve favori hatırası olarak bu hareketi kendi tarafından şöyle
anlatmıştır;
"Benim en favori maçım 1990–91 Finallerinde
yaşandı. Michael topu sürerek geldi, sağa doğru bir feyk attı, sola doğru
gitti sonra sıçradı ve havada bir an asılı kaldı. Dilini dışarı sarkıttı ve
bu sırada hala havada asılı duruyordu, Bende içimden 'Hayır, bunu yapamaz,
bunu yapmamalı, bizim takıma bu olmaz beni üzerimden bunu yapamazsın' diye
düşünüp duruyordum... Ama yaptı. Uçtu, topu bir elinden diğerine aldı ve
içine bastı. Michael bütün seyircilerin çıldırmasına yol açmış gibiydi.
Herkes saçını başını yoluyor, bu inanılmaz basketi gördüklerini
inanamıyorlardı. Eminim ertesi gün, ofise gittiklerinde bütün millet sadece
bundan konuşmuştur."
1990–1991 sezonu başarıları;
§
5. sayı krallığını aldı.
§
NBA savunma ve normal ilk beşlerine
gene seçilmişti.
§
7. All-Star ilk beşliği ve en çok
oy alımında rekor kırdı.
§
Normal sezon ve Finaller En Değerli
Oyuncusu ödüllerini topladı.
§
İlk şampiyonluk yüzüğünü aldı. Ve
de, o çok istediği makama geldi.
§
31.5 sayı %53.9 şut yüzdesi 6.0
ribaunt 5.5 asist 2.7 top çalma 1 blok normal sezon rakamlarını tutturdu.
§
31.5 sayı 6.4 ribaunt 8.4 asist 2+
top çalma 1+ blok play-off rakamlarını yakalıyordu.
§
Ve onlarca unutulmaz an…
1991–1992 sezonu başladığında taraftarına tekrar
bu başarıları yaşatacağına söz vermiş. Daha mutlu, daha olgun, daha güçlü
bir Michael Jordan vardı. Kendi bulundukları durumu ve isteğini şöyle
açıklıyordu; “Zirveye bir kez oturdunuz oradan bir daha inmemek
istiyorsunuz.” Zaten Michael Jordan tüm kariyeri boyuncu istediği alan bir
adam profili çizerek bu demecinin korkutuculuğunun mesajını veriyordu.
“Jordan Rules” gibi kitaplar, Esqiunas gibi eski suçlu olan yazarlar ve
rekabet ruhunu doyuramaması sonucu oynadığı kumarla başı derde girdiği sene
olsa da Jordan kendinden ve takımından ödün vermiyordu.
91–92 play-off ları Konferans finalinde New York
Knicks’le, bir bakıma Cavaliers ve Pistons’la beraber ezeli olan diğer
rakibiyle karşılaşıyordu.
New York katı faulleri, kafa uçuran, dirsek büken
Yugoslav faullerinden tutunda, turnikeye giden Pippen boynundan kavrayıp
aşağı çekmeye kadar her şeyi yaptılar… Çünkü Pistons sertlikle Michael
Jordan’ı zamanında dize getirmişti. Ama anlamadıkları şey dize gelme falan
yoktu, sadece hazır değildi. Ama bu Jordan her şeye hazır olan Jordan’dı
nereden mi biliyorum… Isıah ile Magic 91 Play-Off larında Jordan’ın onlara
yaşattıklarını anlatınca, anlayacaksınız.
Isıah Thomas: “ Sahada bir an onun gözlerinin
içine baktım ve gözlerinde bu sefer ne yaparsanız yapın sizi yenicem
ifadesi vardı. O an tek yapmanız gereken bir kenara çekilip izlemekti.”
Magic Johnson: “Bir bunun olacağını ben ve
hepimiz biliyorduk. Sadece onun hazır olması gerekiyordu. Ve sonra onu
benden, havada uçarak ve dilini sarkıtarak aldı.”
Anlayacağınız, Knicks sertliği ilk iki maç
yarasada sonradan Michael Jordan bir kez daha beklentileri karşılamayı
başaracaktı.
4. maçta 54 sayı atıyor ve 5. maçta 29 sayı 10
ribaunt 14 asistle Triple-Double a ulaşıyordu.
Böylece Knicks’i 4. kez elemiş oluyorlardı.
Finallerde ligin diğer elit “swingman” ı olan
Clyde Drexler ile karşılaşacaklardı.
Michael Jordan “Bir yıl önce Magic’i yenmiş olmak
bana gurur veriyordu o çok büyük bir oyuncuydu… Ama Clyde’ı geçmeyi
gerçekten istiyorum. İnsanlar en iyiyi bu sahada izleyerek görsünler
istiyorum” diyordu.
Nitekim Chicago Bulls ve Michael Jordan
ikinci şampiyonluğu kutlarken, Drexler bir şampiyonluk kazanabilmek için
Jordan’ın ligden terk olması gerektiğini anlamıştı… Clyde gerçekten
şanslısın…
Ayrıca finallerde 4–2 yendikleri Portland Blazers
a ilk maçın ilk yarısında 35 sayı ve 6 isabetli üçlük bularak bir kez daha
NBA rekorlarını eline geçirmiştir. Ve gene Finallerin En Değerli Oyuncusu
ödülünü de almıştır.
92 yazında biz basketbol severler
olabilecek en iyi basketbol takımına şahid olduk. Evet, profesyonel
oyuncuların katılmasına izin verilince, Birleşik Devletler bir Rüya Takım
projesine yürüdü. Sonuçta şu kadro oluşmuştu;
§
Larry Bird, SF, Boston Celtics
§
Magic Johnson, PG, Los Angeles
Lakers (Aslında basketbolu bırakmıştı ama takım olarak Lakers gösterildi.)
§
Chris Mullin, SF, Golden State
Warriors
§
Karl Malone, PF, Utah Jazz
§
John Stockton, PG, Utah Jazz
§
Christian Laettner, PF, Duke Blue
Devils (üniversite Oyuncularını temsilen çağrılan takımın en genç üyesiydi.)
§
David Robinson, C, San Antanio
Spurs
§
Patrick Ewing, C, New York Knicks
§
Charles Barkley, F, Phoneix Suns
§
Clyde Drexler, SG, Portland Trail
Blazers
§
Scottie Pippen, F, Chicago Bulls
§
Michael Jordan, SG, Chicago Bulls
Gerçekten bu kadro da yok yok… Gerçi insan o
zamanlar Nijerya vatandaşı olan ve ancak 96 Dream Team de izleyebildiğimiz
Hakem Olajuwan ve gene o vakitler topuğundan sakat Isıah Thomas da olsa tam
olurmuş ama… Hey ne diyorum ben konumuz Michael…
Bu takım tahmin edilebileceği gibi 92
Olimpiyatlarında ki Basketbol dalında ki altın madalyayı alacak olan “The
Original Dream Team” tabiî ki.
Jordan bu kadar yıldız içinde bile en çok ilgi
çeken adam oluyordu… Öyle ki Julius “Dr.J” Erving ile golf oynamaya
gidiyorlardı, daha yarım saat olmadan insanlar koşarak akın etmeye başladı.
Helikopter onları aldığında aşağıda yaklaşık, üç yüz kişi toplanmıştı. Ve
Michael Jordan milli değerlerin sergilendiği olimpiyat oyunlarında da olsa
sponsorları onu her han pazarlıyor, tüketiyor ve reklâmını yapıyorlardı… Bu
yoğun ilgi ve muamele sonunda
Dr.J; “ Jordan yirmi dört saat tüketilen bir mal
olmuş, maalesef” demişti.
1992–1993 sezonu başlarken de Jordan’la ilgili
spekülasyonlarda bitmiyordu tabi. Charlotte’ ın Atlantic City deki Hilton
Head otelinde kumar oynadığı, hapse atılan ve banka çeklerinde 57.000$ bir
Michael Jordan çekinin, eski bir kaçakçıdan çıkması ile belli olması, Air
Jordan ayakkabılarının üretimin ucuz Asyalılar yerine fakir zenci çocuklara
verilmesi istenmesi, bir Jordan Brand serisi ayakkabısı elde edinebilmek
için 17 yaşındaki bir çocuğun aynı yaştaki arkadaşını vurması gibi olaylar
Jordan’ı iyice oyundan soğutmaya başlıyordu ki… Son bir çamur daha atıldı.
Jordan oynadığı maçlar üzerine bahis oynuyor iddiası atıldı. Jordan
yetkililere, “ Gözümde yücelttiğim ve saygı duyduğum hiçbir şeyi satamam”
dedi. Gerçekten iddialar asılsızdı. Bu kadar kapitalist bir obje iken aynı
zamanda Azmin ve yaratıcılığın sergileyicisi olması, bu ikisinin aynı anda
ondan istenmesi Michael Jordan’ı artık fazlası ile yoruyordu. Bu arada
Jordan’ı tanrı katına çıkarttığı düşünülen, başta Nike olmak üzere hiçbir
firma Jordan’ın bu sıkıntılı durumu ile ilgilenmiyordu.
Bir gün ünlü spor yazarı Mike Lupica şöyle
diyecekti:
" Jordan’ın hayatı gitgide Elvis’inkine döndü.
Onu eleştirenler artık çenelerini kapamalı. Michael eşi benzerine bir daha
rastlanmayacak bir yetenek...Hayatını kendini ve oynadığı oyunu geliştirmeye
adamış bir dehadır...Yasalara karşı gelmemiş..her dava dan alın akıyla
çıkmıştır...Hiç kimseyi haya kırıklığına uğratmadı...Yakında bunları
hepsinden bıkıp, bir bahane ile basketbolu bırakacak ve sanki beraberinde bu
spor dalınıda götürmüş gibi olacak" “Lupica bu öngörün için seni kutlamalı
mı yoksa boğmalı mı bilmem ama sanırım haklısın” demişti Bob Grenne de Ona.
Tüm bunlara rağmen Michael Jordan evi olarak
kabul ettiği basketbol kortunda kendinden ödün vermemeye devam ediyordu.
Öyle ki o zamanlar için Michael şu demeci verdi; “Basketbol oynamak benim
tek kaçışım onun haricinde her şey çok karışık!”
Evet, Jordan kaçtığı bu mabede saygısı ile 92–93
sezonunda başardıkları;
§
7. sayı krallığı ile Wilt
Chamberlain’in rekoruna ortak oldu.
§
7. kez NBA, 6. kez savunma ilk
beşine seçilmişti.
§
8. kez All-Star ve bir oy rekoru
daha.
§
3. top çalma krallığını elde etti.
§
Play-Off ilk turunda Miami Heats
takımına karşı tutturduğu 43+ sayı 12+ ribaunt 7+ asist 3+ top çalma 1+ blok
rakamları ile gene bir çok rekor kırdı.
§
Finalde ezeli dostu ve rakibi
Charles Barkley’nin Phoneix Suns takımını 4–2 ile geçti ve finallerde
yakaladığı 41 sayı ortalaması ile tüm tarihin finaller rekorunu kırdı
§
Aynı sene Play-off da iki ayrı
seride 40 sayı ortalamasını geçen tek adam oldu.
§
Sezonu 32.5 sayı 6.7 ribaunt 5.5
asist ile tamamladı.
§
Play-off ları; 35.4 sayı %50 şut
yüzdesi 6.8 ribaunt 6.0 asist ile tamamladı.
§
Kariyerinin ilk “Three-Peat” ’ini
yani üç kez ark arkaya şampiyonluğunu yaşadı. Bunu yapan ikinci takım
oldular.
§
Ve onlarca unutulmaz an…
Tüm alanlardaki bu kadar yüksek ve istikrarlı
başarı grafiği akıllara şu soruyu da getiriyordu.
“Nereye kadar Jordan hükmedecek ?” Cevabı;
“oynadıkça” olacaktı(yordu.)
Evet, oynadıkça çünkü…
Çünkü Michael’ı feci hâlde sıkmıştık; Onun gibi
olmaya çabalayan beyaz, 9 numara gözlüklü, sümüklü çarpık bacaklı çocuk,
sokakta onun hakkında atıp tutan adam, devamlı peşinde gezen koruma ve medya
ordusu, Basketbol dışında yaptığı iki şey olan poker ve golf e herkesin
karışması, onun üzerinden trilyonlar götüren firma, takım, NBA
yönetimlerindeki göbekli yağ fıçıları, Seviyesinin aşağısında kalan lig,
reklâm ve film yönetmen ve ekipleri vs.
Anlayacağınız Michael Jordan adlı tüketim aracını
fazlasıyla israf etmiş ve bitirmiştik.
Ama onu bitiren Babasının North Carolina’da araba
içinde uyuklarken iki soyguncu genç tarafından öldürülüp, sonrada kim
olduğunu anlayıp paniğe kapılınca arabayla nehre attılar.
Michael’da acı da olsa aradığı bahaneyi babasının
ölümünde ve bu sporda daha fazla yapacağı bir şey kalmadığında bulmuştu.
Tarih=6 Eylül 1993
Olay= Jordan Güneşi, güneş tutulmasına uğradı…
Hakkında ne yapacağına
dair çıkan spekülasyonlara ve medya baskısına fazla aldırmayan Jordan, kısa
süre içinde yine spot ışıklarının altında idi; ancak bu sefer bir
beysbol sahasında. Çocukluğundan
beri en büyük rüyalarından birisi olan beysbola
Birmingham Barons takımının formasıyla
adım attı. Bu babasının onan çocukken istediği bir şeydi ve bunu vasiyet
olarak gördüğünü söyledi… Ama asıl sebep Jordan içindeki rekabetçi, aç ruhun
bastırılması yatıyordu.
Her şeye rağmen Jordan’la
uğraştılar. İki yıl önce onu yılın spor adamı seçen Sports Ilustared bu
sefer manşetine “Yakala Jordan! White Sox’ın yüz karası diyordu.” Fakat
dergi şunun farkında değildi. Jordan Sox’a ve Barons’a 10 yılda
kazandırdığını 1,5 yılda kazandırmıştı!
9 Ekim 1994’de Scottie
Pippen’ın düzenlediği ve organizasyonda Michael’ın eski takım arkadaşları ve
ligin yeni yıldızlarının olduğu bir maç düzenleniyordu. Scottie’nin amacı
dostunu sevdiği şeyi yapmaya çağırmaktı. Jordan bu gösteri maçında tam 52
sayı attı ve Pippen7ın takımını dağıttı. Bir ara yere eğilip sahayı öpmeyi
de ihmal etmedi.
Jordan, kafasını dinlemiş ve bu oyunu özlediğinin
farkına varmıştı. Phill Jackson ile yaptığı bir görüşme ona dünyaya bu oyunu
oynamak için geldiğini anlamasını sağladı. Çünkü Jackson öyle demişti.
Şimdi Michael beysbol’ sporunu ve kulübünü
kırmadan oradan ayrılmanın yoluna bakıyordu. Jordan çok şanslıydı. Beysbol
oyuncuları ve lig lokavt a giderken Michael Jordan ait olduğu yere doğru
gitmeye hazırlanıyordu.
Bu arada 1 Kasım 1994 tarihinde Michael Jordan’ın
23 numaralı sırt forması emekli ediliyordu. Ayrıca; Chicago Collesium’un
yeni hali olan, United Center’ın önüne dev heykeli dikildi. Heykel üzerinde
şu yazıyordu.
MİCHAEL JORDAN
CHİCAGO BULLS
1984–1993
Gelmiş ve Gelecek olan sporcuların en iyisi
Michael Jordan ile takım arkadaşı B.J. Armstrong
arasında geçen bir anı durumu özetleyecektir sanırım.
“ Kahvaltımı ediyordum, O geldi. —Antrenman bitti
mi? Dedi. Bende –Evet. Dedim. Sonra bana baktı. –Hadi şut atalım biraz.
Dedi. –Olur. Dedim. Biraz şut attıktan sonra -Bakalım beni durdurabilecek
misin? Dedi. O takım elbiseli ben ise eşofmanlıydım. O an umurumuzda
değildi.
Jordan böylece 1994–1995 sezonunun sonlarına
doğru döndü.
TARİH= 19 Mart 1995
Olay=JORDAN GÜNEŞİ, YAVAŞCA GÜN YÜZÜNE ÇIKIYOR…
Jordan abisinin kolej forması olan 45 numaralı
forma ile sahalara dönüyordu. İlk maç doğunun güçlü ekiplerinden İndiana
Pacers ile oluyordu. Jordan ilk maçında 28’de 7 şut isabeti ve 19 sayısı ve
6 sayı 6 ribaunt’luk vasat performansı ile maçı uzatmalarda kaybetmelerine
engel olamıyordu. Herkes Michael Jordan keşke hiç dönmeseydi nidaları
okurken, Michael onlara keşke hiç böyle konuşmasaydınız diyor adeta…
Ve 5. maçında New York Knicks’e 55 sayı atarak
sezonun en yüksek skorunu yapıyordu. Maç 113–111 Chicago Bulls’un oluyordu.
Chicago Bulls ile sezon sonuna kadar 26,9 sayı
ortalaması ile 17 maç çıkartıyor fakat şut yüzdesi ve top kayıplarında
kariyerinin en kötü rakamlarına ulaşıyordu.
Play-Off’lara giriyorlar ilk turları geçtikten
sonra, artık ligin yeni takımı olarak lanse edilen Doğu Konferans 1.si
Shaquille O’neal’lı, Penny Hardaway’li Orlando Magic oluyordu.
Chicago ve Michael vasat performanslar
sergiliyordu. Basın toplantısında Jordan’ı savunan oyuncu olan Nick Anderson
“23 numaralı olan Michael Jordan daha hızlıydı.” Deyince Mike’da kaba
tabirle şalterler atıyordu. Eski sırt numarasını tekrar giymesi Jordan’ın
Nick Anderson’a dersini vermesini sağlamıyor ve Chicago Bulls’un Orlando
Magic’e elenmesine engel olamıyordu.
Daha sonra Michael Jordan bu mağlubiyeti
o kadar çok kafasına takıyor ki Onu lise takımına almayan koçu ve Pistons
dışında basketbolda sinirden ağlamasına sebep oluyordu.
Ve kendine ve herkese şu sözü veriyordu. “ Ben bu
sporda oldukça, benim takımımdan başka şampiyon olmayacak” Michael
Jordan’ın gözü artık kıramadığı rekorlarda idi. Bir sezonda 70 galibiyeti
geçme, herhangi bir sporu bırakıp döndüğünde aynı takım ve bireysel
başarıları yakalayan tek sporcu olma, şirketlerinin karını tavan yapma, aynı
sezonda tüm MVP ödüllerine sahip olma, 7 sayı krallığını geçme ve tekrardan
bir “Three-Peat” yapma gibi uçuk istekleri vardı. Ama daha öncede
belirttiğimiz gibi, Jordan’ın istemesi yeterliydi.
Jordan kendine çok ağır bir takımsal ve
bireysel kamp programı hazırladı. Öyle ki tüm ölü-sezon boyunca ailesini 3,5
hafta görebildi.
Bu arada Space Jam adlı filmde rol aldı ki tüm
Amerika da gişe rekorları kırdı. Eskisi kadar atlet olmadığının farkında
olan Michael Jordan, artık temel kavram ve hareketlere daha çok önem
vermişti. Bunların başında artık imzası olan geriye çekilerek attığı şutlar
veya şut atarmış yaparak başlattığı amansız feyk ve dripling fırtınaları ile
Jordan her daim domine bir oyuncu idi. Bunun için “Savunma’nın üstünden şut
sokmak da en az üstünden smaç basmak kadar güzel” demişti. Michael Jordan
ikinci dönüşü ile ilgili genç oyunculara şu mesajı iletmeyi de
unutmayacaktı. “ Evet, gençlere örnek olmak istiyorum. Bu sefer onlara “Evet
beni televizyonda izlediniz ama bu sefer karşınızdayım, televizyonda iken
kanalı değiştirebilirsiniz ama burada asal” demek için buradayım”
SEZON=95–96
OLAY= JORDAN GÜNEŞİ TEKRAR EN TEPEDE…
95–96 yılı takıma Ribaunt canavarı
D.Rodman’ın katılması, Jordan, Pippen, Harper gibi oyuncuların en olgun
çağına girmesi, Kukoc, Kerr, Brown, Wenington gibi görev adamlarının görev
bilincinde olması ile takım her türlü başarıya hazırdı.
Ve olanlar oldu… 95–96 yılı Michael Jordan
harikaları;
§
8.Sayı Krallığı ile rekor kırdı.
§
Aynı sezonda All-Star, Normal
Sezon, Finaller MVP’liklerini topladı.(Willis Reed’den sonra aynı sezonda
bunu başaran 2. oyuncu oldu. Ve de ilk gard oldu.)
§
8.kez NBA ve 7. kez savunma ilk
beşlerine seçildi.
§
All-Star’da en çok oy alan oldu ve
rekorunu egale etti.
§
En yaşlı sayı kralı oldu.
§
72–10 galibiyet-mağlubiyet oranı
ile 70 galibiyet barajını geçen ilk takım oldular. REKOR
§
4. sezon, 4. Finaller, 2. All-Star
MVP’likleri ile en çok MVP si olan oyuncu oldu. En çok finaller MVP olan
oyuncu oldu.
§
Sezonda; 30,4 sayı (30 sayı
barajını geçen en yaşlı oyuncu rekoru) 6.6 ribaunt 4.3 asist 2.50 top çalma
ortalamaları tutturdu.
§
Play-Off’larda; 30.8 sayı 5 ribaunt
4.2 asist 2.30 top çalma rakamları yakaladı.
§
Finallerde Batı Konferans birincisi
Payton-Kemp-Detlef üçlüsüne sahip Seattle Supersonics takımını 4-2 geçtiler.
§
4. şampiyonluğu aldı.
§
Ve onlarca unutulmaz an…
Elbette Doğu Konferansı yarı finallerinde Michael
Jordan bu sefer Orlando Magic’e ve Nick Anderson’a dersini veriyordu. Shaq
da doğudan şampiyonluğa yükselemeyeceklerini( ve tabi Lakers’ın verdiği
parayı Magic’in veremeyeceğini anlayınca) o yaz takımı terk edecekti.
1996-97sezonu öncesi takıma katılan Scott Burrell o
zamana kadar yetenekli ama vasatı aşamayan bir oyuncuydu. Sezon öncesi
kampını bir de onun ağzından dinleyelim: sezon öncesi kamplarında yazılı
olmayan bir kural vardır. Herkes üç aylık tatilden geldiği için iki gün
boyunca çok iyi çalışır, üçüncüsünde ise biraz aktif dinlenme yaşanır. Bu
her takımda böyledir. Ya da ben öyle sanıyordum. İlk iki gün ben de çok iyi
çalıştım ve 3. gün alışkanlıktan olsa gerekişleri biraz ağırdan alıyordum.
Tek potada 3’e 3 oynuyoruz. Ben Michael Jordan’ı tutuyorum. Bir pozisyonda
topu aldı, sağa feyk verip sol taraftan bir şut attı. Hemen ardından bir
sonraki hücumda basit bir dripling numarası ile yanımdan geçip turnike attı.
Üçüncü pozisyonda ise tam şuta kalkacak gibi yaptı, ben hamlemi yapınca da
sağdan süzüldü gitti. Aslında tam kapasite savunsam bile kendisini
durdurabileceğimi sanmıyordum ama dediğim gibi biraz ağırdan alıyordum.
Yanımdan geçtikten sonra arkamı dönüp ne yapacağına bakmak istedim. Döndüğüm
anda ise suratımda bir top patladı. Michael “Eğer eğlenmek istiyorsan
Disneyland’e git. Biz burada çalışıyoruz “ diye bağırdı ve fırlattığı topu
alıp tekrar oyuna döndü.
Kaan
Kural-Hastasıyım Bu Oyunun adlı kitabından |
96–97 sezonu içinde aynı hedeflere sağdık kalan
Jordan’ın sezonda ki başarıları;
§
69–13 galibiyet mağlubiyet oranı
ile en iyi 2. dereceye de sahip oldular.
§
9. Sayı krallığını kazandı.
§
9. NBA ve 8. savunma ilk beşlerine
girdi.
§
11. kez All-Star oldu. Maçta
“Triple-Double” yapsa da MVP olamadı. Ama bir All Star maçında “TD” yapan
tek oyuncu oldu.
§
Finallerde eşleştikleri Utah Jazz
karşılaştıkları en dişli rakiplerden olsa da, onları da bir önceki sene gibi
4–2 geçmeyi başardılar.
§
Bu arada bu seride oynanan bir
maçta Michael Jordan’ın 39 derecelik ateş ve mide sancısı ile sahaya çıkıp
38 sayı atıp maçı takımına getirmesi tarihe geçen başka bir Michael Jordan
harikasıydı.
§
Normal Sezon MVP ödülünü finallerde
karşılaştığı başarılı forvet Karl Malone’a kaptırmış olsa da, Finallerde
gerçek olan kim gösterme fırsatına erişti ve 5. Finallerin en değerli
oyuncusu ödülünü aldı.
§
Sezonu; 29.7 sayı 5.9 ribaunt 4.3
asist 1.8 top çalma ile kapatıyordu.( En yaşlı sayı kralı rekorunu egale
ediyordu.)
§
Play-Off’ları; 31.9 sayı 7.9
ribaunt 4.8 asist ile tamamlıyordu.
§
Ve onlarca unutulmaz an…
97–98 sezonu Phil Jackson, Scottie Pippen,
Michael Jordan üçlüsünün son kez Chicago’da beraber bulunacakları yıl olduğu
haberi yayılmıştı. Bu durum tüm Chicago maçlarının taraf sahada veya kendi
evinde fark etmeksizin tören havasında geçmesine sebep oldu.
97–98 sezonunda yaptıkları, buruk sevinçleri(miz)
;
§
10 kez sayı krallığı( En yaşlı sayı
kralı olma rekorunu bir kez daha egale etti)
§
10 kez NBA ve 9. kez savunma ilk
beşlerine arka arkaya seçilerek büyük bir rekora daha imza attı.
§
All-Star, Normal Sezon, Finaller en
değerli oyuncu ödüllerini bir kez daha aynı sezonda topluyor ve bunu 2. kez
yapan ilk ve tek adam oluyordu.
§
3 Nisan 98 de Minnesota’ya 41 sayı
attığı maçta 29.000 sayı barajını geçiyor ve bunu yapan 3. , en az maç
oynayarak bunu yapan 1. oyuncu oluyordu.
§
Sezonu; 28.7 sayı, 5.8 ribaunt 3.6
asist 1.7 top çalma rakamları ile kapatıyordu.
§
En yaşlı Sezon ve Finaller MVP si
oluyordu.
§
Bir sporu bıraktıktan sonra dönüp,
aktifken başardıklarını bir kez daha başarmış olan tek ve yegâne sporcu
oluyordu.
§
Play-Off’ları; 32.4 sayı 5.2
ribaunt 4.1 asist ile tamamlıyordu.
§
Doğu Konferansı Finallerinde
İndiana ile 7 maçlık nefes kesen bir seri oynuyorlardı.
Pacers dişini Bulls’a geçirmek istiyordu ki bu
dişlerin en keskini Reggie idi...
Reggie yıllar boyu süren final hasreti ile her şeyini ortaya
koyacaktı.Jordan ise son yılıydı ve arık son dansını etmek üzere tahtından
kalkmış geilyordu...
98 Doğu Finallerindeki bu düello son ana kadar sürdü. Kim mi
kazandı?Tabancasında her zaman (Reggie ye karşı bile) bir fazla kurşunu
bulunan majesteleri,Michael Jordan 94 ve 95 e kadar arka arkaya 2 defa Doğu
finallerinde kaybeden Pacers ve Miller bu kez kazanmayı çok istiyordu.Hatta
Öyle ki bu seri öncesinde ve seri boyunca miller ve Jordan arasındaki söz
düellosu bir yandan da devam etmiştir.
Bulls Şampiyon olduğu 6 sezonda sadece 1 kez play-off’larda 7. maç kadar
zorlanmıştı. Bu sezon 2. defa istemedikleri bu durumla karşılaştılar.
İndiana eskiden beri Bulls a ters geliyor. Bu sezon da bir istisna olmadı.
Sezon içindeki 4 maçtaki galibiyetleri 2–2 paylaştılar. Bu sefer ki
Karşılaşmada da iş gidip gelip ev sahibi olma avantajına bağlandı.
Reggie seride ki en hatırlanan an olan 4. maçtaki galibiyeti getiren
üçlüğünden sonra finallere kendilerinin çıkacağını ve Bulls tan daha çok
bunu kendilerini hak ettiğini inandıklarını söylemişti. Buna karşılık ise
Jordan; herkesin kendi işine bakmasını ve sahada oyunu ile konuşmasını
söyleyerek cevap vermiştir. Bir yandan devam eden söz düellosunda daha çetin
bir kapışma sahada oluyordu.
İki tarafta seriyi bir türlü koparamıyordu. Karşılıklı galibiyetlerle devam
eden seri son maça kalmıştı. Son maç Chicago’nun evi United Center’daydı.
Heyecan doruğa tırmanmış ve herkes NBA finallerinde Utah ın rakibinin kim
olacağını merakla bekliyordu./. maçtan hemen önce Miller'ın bu maçı
kesinlikle kazanacaklarını söylemesi ve Bulls için yolun sonu demesi Jordan
buna sahada cevap vereceğini söylemesi heyecanı katmerleştirmişti.Son maç
büyük çekişmeye sahne olmasına rağmen Ev sahibi olmanın avantajı ve Jordan
a sahip olmanın avantajı ile bu çetin düellonun galibi; 86-79 skorla
Jordan:(son maç 28 sayı 9rib 8ast.,7 maç ort.; 31.7 sayı oluyordu.)
Bu arada Utah Jazz Batı Konferansı finallerinde
Los Angeles Lakers’ı 4-0 ile geçiyor ve Chicago’nun gelmesini bekliyordu.
Utah 10 günlük bir dinlenme süresi bulmuştu. Ayrıca ev sahibi avantajı da
onlardaydı. İlk defa Bulls ve Michael’ın başı bu kadar ağrımıştı.
Tüm bahis piyasası ve otoriteler çoktan favoriyi
Utah olarak göstermişti.
İndiana serisi bittikten sonra; Spikerin “ Çok
yorucu ve uzun bir maraton oldu sizin için, öte yandan rakibiniz bir
haftadan fazladır dinleniyor. Sen ne dersin?” sorusuna şöyle cevap vererek
Saha dışı karizmasını bir kat daha artırıyordu.
“Dizlerimiz ve kafalarımız yorgun düşmüş
olabilir. Rakibimiz avantaj sahibi olabilir. Fakat bizim yüreğimiz
yorulmadı. Hala ilkindeki gibi atıyor. Chicago’ya son kez şampiyonluğu
getireceğiz.”
Gerçekten yürekleri yorulmamış olmalıydı
ki. İkinci maçta kendileri 90 sayı barajını geçerken rakibi 54 sayıda
tutuyor ve NBA ve Finaller rekorlarını ellerinde tutuyorlardı.
Tüm bunlara hırslanan Utah iki maçı arka arkaya
alınca durum 2–2 oldu. 5. maç Chicago ya gidiyor. Fakat bir yandan Pippen’ın
migren ve bel ağrıları Chicago’ya dert olurken, diğer yandan Rodman’dan
verim alınamıyordu. Son maçta bu iki önemli oyuncu, maçta çok fazla süre
alamayınca iş gene 35 yaşındaki Michael’a kalıyordu.
Tüm üçlü ve ikili sıkıştırmalarına
rağmen Michael Jordan son saniyelere 41 sayı ile gelmişti. 86–83
yeniliyorlardı. Ama Michael kalabalığın arasından bıraktığı turnikesi, sonra
Karl Malone’dan çalıp sonra maçın bitimine saniyeler kala attığı harika
“jump shot” ile galibiyeti ve şampiyonluğu Chicago Bulls’a kazandırıyordu.
Bu son şutu oldu.
“LAST SHOT” 14 Haziran 1998
OLAY= JORDAN GÜNEŞİ ARTIK HEP EN TEPEDE…
1998 sezonunu
bitiriş biçimi, artık yaşı iyice ilerlemiş olan Jordan'ın kariyeri için
muhteşem bir sonmuş gibi gözüküyordu.
Phil Jackson'ın ve
Dennis Rodman'ın kontratlarının bitiyor
oluşu ve
Scottie Pippen'ın takımdan ayrılmak
istemesi de Jordan'ın emeklilik kararı vermesinde etkili olan diğer
nedenlerdi. NBA’ de bir
lokavt yaşandığı zamanlarda, 1999
yılının başlarında, Michael Jordan, kariyerinde ikinci kez, emekli olduğunu
açıkladı.
Daha sonraları
reytingler düştükçe, Michael oyuna açlığı tekrar oluştukça geri dönmek için
sebep takım hissedarlığı oldu. 2001 de Washington Wizards hissedarı oldu.
Daha sonra da bin nevi öğretmenlik amacı ile çıktığını söylesede esas sebep
aşırı ısrarlar ve onun oyuna aşkı idi.
Michael bu takımda
38–40 yaşları arasında iki sezon geçirdi. 22 maç kaçırdı. Ve basketbola tam
tamına 1234 gün sonra dönmüştü. Fakat yinede, kendinden ödün vermeye niyeti
yoktu. İlk sezonunda 22.9 sayı 5.9 ribaunt 5.3 asist 1.5 top çalma ile
oynuyor ve 30.000 sayı barajını geçiyordu.
İkinci sezonunda
20.1 sayı 6.1 ribaunt 3.8 asist 1.4 top çalma ile oynuyordu.
40 yaşında 40
sayıyı geçen ilk ve tek adam oluyordu ve bunu 2 kez yapıyordu.
En yaşlı 50 sayı
barajını geçen adam oluyordu. 39. doğum gününe çok az bir süre kala bunu
başarıyordu. Bunu da 2 kez başarıyordu…
Hala izlemeye değer bir yıldızdı. Bu iki sezonda
da All-Star oluyordu. Majestelerinin son All-Starı bir tören edasında
geçiyor ve geceye gene müthiş son saniye şutu ile imzasını koyuyordu ta ki
Jermaine O’Neal adlı (odun işin içine edene kadar) yıldız gereksiz bir
faulle maçın ivmesini Batı Karmasına kaydırana kadar…
Jordan basketbolu bırakalı yirmi küsur yıl oldu
ama hala ürünleri çok iyi tüketiliyordu. Bunda içinde bulunduğu her işte söz
sahibi olma koşulunun da payı büyük idi…
Gel gelelim… Mike tekrar küçük hissedar olarak
ortaya çıktı. Bu sefer memleketinin takımı Charlotte Bobcats’de…
Oranın Basketbol Operasyonları Sorumlusu ve şu
ana kadar takım için çok iyi işler çıkarttı. Bu arada yaklaşık 1 ay önce
gençlerle idmana çıkıyor ve takımın iki yıldız swingman oyuncusu Gerald
Wallace ve Jason Richardson ile teke tek yapıyor ve bu gençlerin burnundan
getirtiyordu. Nede olsa eski toprak…
2007 yapımı “Basketball Man” adlı belgesel filmde
kendini canlandırıyor.Karısı ile boşandılar fakat mutlular…
Ve…
Ve, maalesef artık basketbol oynamıyor. Daha
doğrusu biz görmüyoruz.
45. yaş günün kutlu olsun Mike! Sen olmasaydın ne
yapardık? (yapardım)
İyi ki hep vardın, var oldun, var ol!
KARİYER RAKAMLARI
·
30.000 sayı 5000rib 5000ast ve
2500tç rakamlarını geçen tek oyuncu.
·
2 smaç şampiyonluğu yaşayan 4
kişiden biri
·
All-star tarihinin en skoreri 21.9
ort.
·
Toplam oy bakımından en çok oy alan
All-Star
·
2olimpiyat, 1NCAA, 6NBA
şampiyonluğu
·
14 MVP(5
sezon,6play-off,3all-tar)En çok MVP si olan oyuncu
·
3 kere basketbolu bıraktı aslında
ilk basta bırakmasa ödülleri sayısı çok daha fazla olabilirdi deniyor.
·
1 kez en iyi savunmacı onu da alan
sayı averajı en yüksek kişi , En iyi savunmacı iken En değerli olan ilk,
sayı kralı olan tek kişi.
·
10 kez sayı 3 kez top çalma
krallığı
·
9 kez arka arkaya savunma ilk beşi
bu bir rekor.
·
10 kez NBA ilk beşi
·
14 kez All-star
·
1 sezon da All-star sezon ve
finaller MVP liklerini iki kere toplayan tek kişi
·
1All-tar maçındaki tek Triple
Double sahibi
·
MJ in esas sahnesi daha çetin
anlardır o anlarda play-offlar ve finallerdir
Finaller ve play-offların en çok sayı atan adamı
·
Play-off ve sezon sayı averajı tüm
zamanlarda 1.
sezon 30,1(Washington’a gelmese 32,4 olacaktı.)
·
Play-off ortalaması 33,4
·
40 ve 50 sayı barajını en yaşlı
geçen oyuncu
·
Ayrıca 40’ında 40 say barajını
geçen tek oyuncu.
·
Finallerde ki en iyi averaj; 41
sayı ortalaması Phoneix’ e karşı
·
Finallerin en çok 3 lük isabeti
bulan 2. adamı
·
Bir maçta ki en yüksek sayısı 69
·
En yüksek ribaunt 17 asist 19
·
Bir play-off maçında kaydedilmiş en
yüksek skor 63(boston86)
·
Play-off ve finallerin en çok top
çalanı
·
886 Maç arka arkaya sakatlıklarda
dahil 15 sayı altına düşmeme(rekor)
·
Play-off tarihinin en çok şut
kullananı, en çok şut sokanı, en çok serbest atış kullanan ve sokanı, en çok
top çalanı…
·
28 serbest atış girişimi ile en
yüksek rakam sahibi(uzatma olmayan maçlar arasında)
·
23 serbest atış isabeti ile en
yüksek rakam sahibi (uzatma olmayan maçlar arasında)
·
60 Play-Off maçı boyunca 20 sayı
altına düşmeme rekoru…
·
Bir çeyrekte en çok top çalan 11
oyuncudan biri
·
Kariyerinde 250 top çalma ve 150
blok rakamlarına aynı sezonda ulaşan ilk oyuncu.
·
Bir Play-Off serisi boyunca
kaydedilmiş en yüksek sayı ortalaması 43.
·
En çok top çalan 3 oyuncudan biri,
bunlar arasında en az maç oynayan 2. kişi.
·
3000 sayı barajını geçen ilk gard.
·
Olimpiyat tarihinin en fazla top
çalan ikinci oyuncusu.
·
All-Star tarihinin maç başına ve
toplamda en fazla top çalanı
·
Ve onlarca unutulmaz an… (Daha
fazlasını yazamadım gerçekten)
Jordan için söylenenler-Jordan’ın Söyledikleri:
Kaan Kural, LebRon James' in Jordan la
kıyaslanması üzerine:
"Ben oyucuları
kıyaslamayı sevmem. Ama Jordan olmak imkânsız. Mutlaka ondan daha yetenekli
oyuncular gelecek. Bence Tracy McGrady ve Kobe Bryant'ın MJ'den daha az
yetenekli oyuncular olmadığını düşünüyorum. Fakat Michael Jordan'ın zihinsel
gücü iki üç insan da var. Ben onu Michael Schumacher ve Tiger Woods ile
karşılaştırırım. Michael Jordan yenilmeyi asla kabul etmeyen, kazanmak için
yeteneklerini sonuna kadar zorlayan ve bunu akıllı bir şekilde kullanan bir
insan. LeBron James Jordan'ı istatistikler de geçse de asla onun kadar maç
kazanamayacak. Jordan'ın zihinsel gücüne hiç kimsenin ulaşamayacağını
düşünüyorum. "
Bill Clinton: “
Ben potansiyelini bu kadar üst düzeylerde azimle ve yaratıcılıkla kullanan
birine daha önce hiç tanık olmadım.”
MJ dönüşü
sonrası: "Aktif kariyerimde zirveye ulaşsam dahi hala kanıtlayacak çok
şeyimin olduğunu fark etmek güzeldi"
* "Eğer spor
âlemindeki sporcuları bir değerlendirmeye tabii tutsaydım, her yönden 10 tam
puan alacak yegâne kişi Michael Jordan olurdu." Alonzo Mourning
* "Kimi zaman maçın ortasında olduğum yerde durup kalırdım. Çünkü onun
çılgınca bir hareket yapacağını bilirdim. Böyle bir durumda sağa sola
koşuşturmaktansa, olduğum yerde kalıp, seyretmeyi tercih ederim." Kenny
Anderson
* "Onun benim için ancak hayalini kurabileceğim hareketler yaptığını gördüm.
Onun potanın bir tarafındaki dip çizgiden smaç yapacakmış gibi havalanıp,
havada bir müddet asılı kaldıktan sonra altından geçip diğer tarafından ters
turnike attığını gördüm. Bunu kendim görmesem imkânsız derdim." Shaquille
O'Neal
* "Michael bana gözleri kapalı serbest atış atabileceğini söyledi maçı asla
unutmam. Onunla bunu asla yapamayacağı konusunda iddialaştım. O da yaptı! O
gün düşündüğüm eve gidince çocuklarıma ne söyleyecektim." Dikembe Mutombo
* "Benim Jordan hakkında anlatmaktan en hoşlandığım hikaye, Pistons'da
oynadığım sene Chicago ve Detroit arasında oynan maçtır. Michael potaya
doğru ilerliyordu, önünü kesmek için yukarı doğru sıçradım. Dilini dışarı
sarkıttı ve sağından geçeceğini sandım. Ama o havadayken dilini ve yönünü
diğer tarafa çevirdi, diğer yanımdan geçti ve topu sağ eliyle potaya
bıraktı. Ben de orada öylece durup seyrettim. Sonra Chuck Daly' le göz göze
geldik. Rengi atmıştı. Ona zar zor 'Bir şey söylemene gerek yok, ben de
gördüm' diyebildim, o kadar." John Salley
* "Gerçekten aklımdan hiç çıkmayan maç var, asla unutmayacağım ve evde
kasette kayıtlı olan. New Jersey'de oynuyorduk. Michael topu aldı ve Derrik
Coleman, Chris Dudley ve Chris Morris ona doğru geldiler. İçten bir manevra
yaptı, dışarıya doru bir hamle yaptı, topu arkasından geçirdi ve şutu attı.
İnanılmazdı. O en iyisi ." Horace Grant
* "Benim en favori maçım 1990-91 Finallerinde yaşandı. Michael topu sürerek
geldi, sağa doğru bir feyk attı, sola doğru gitti sonra sıçradı ve havada
bir an asılı kaldı. Dilini dışarı sarkıttı ve bu sırada hala havada asılı
duruyordu, Bende içimden 'Hayır, bunu yapamaz, bunu yapmamalı, bizim takıma
bu olmaz beni üzerimden bunu yapamazsın' diye düşünüp duruyordum... Ama
yaptı. Uçtu, topu bir elinden diğerine aldı ve içine bastı. Michael bütün
seyircilerin çıldırmasına yol açmış gibiydi. Herkes saçını başını yoluyor,
bu inanılmaz basketi gördüklerini inanamıyorlardı. Eminim ertesi gün, ofise
gittiklerinde bütün millet sadece bundan konuşmuştur." Magic Johnson
* "Michael bu oyunu sadece iki nedenle oynuyor; Çünkü oynamayı seviyor,
meydan okumaya bayılıyor.” BJ Armstrong
* "Oyun son çizgi civarındayken, topun bu adamın eline geçmesini
istiyorsunuz ki iyi bir oyuncu nasıl olur göresiniz. İşte Michael'i
özetlemek için kullanabileceğim kelimeler bunlar: O iyi bir oyuncu, En
iyisi." John Paxson
* "Vancouver karşısında oynanan bir maçı hatırlıyorum. Bitime 6 dakika kala,
12 sayı gerideydik ve normalde maçı kaybetmememiz gerekiyordu. Ama Michael
sadece 'Bu kadar yeter, buna izin veremem' dedi ve Vancouver tarihe
karıştı." Bill Wennigton
* "Ne zaman başımız sıkışsa Michael turboları açıyor." James Edwards
* "Bazı oyuncuların baskete giden yolu bulmalarını seyretmek çok ilginç ve
Michael'da beni en çok etkileyen taraf da bu. Onun nasıl sıçradığı ve smaç
yaptığı hakkında konuşup durabilirsiniz, ama basketbolu gerçekten bilen
insanlar onun çembere giden yolu her defasında keşfetmesinden, şut atmak
istediği her zaman, o şutu ne yapıp edip bulmasından daha çok etkiliyorlar.
Chicago'ya ilk geldiğinde inanılmaz şaşırtmıştı. Onunla aynı takımda
oynadığımızda, rakip takımda oynadığınızdan daha çok etkileniyorsanız."
Dennis Rodman
* "O, oyuncuların oyuncusu. O, kendiniz oynamadığınızda seyrettiğiniz
adam. Bazen onunla maç yaparken bir hareket yapıyor ve siz kendi kendinize
'Keşke ağır çekimde tekrar görebilseydim' diyorsunuz." Karl Malone
“Yenilmeyi kabul edebilirim, ama bir daha
denememeyi; ASLA!” Michael Jordan
Penny Hardaway
MJ Washington da son senesinde son New York maçını oynadıktan sonra sahada
alkışlanırken Basına şöyle bir demeç veriyor.
''Ben küçük bir çocuktum ona hayrandım. Ben basket oynayan üniversiteli
bir liseli bir gençtim onu örnek alırdım. Üniversitede aynı. Ben NBA ye
geldim all-star oldum fakat hala onu izliyor ondan öğreniyordum. O 40
yaşında ve hala ondan çok şey öğreniyorum herhalde ölünceye kadar da
öğreneceğim''
JORDAN
"Kariyerim boyunca 9000'den fazla başarısız atış yaptım, 300'den fazla oyun
kaybettim, 26 kez oyun kazandıracak atışı ıskaladım.. Çabaladıkça başarısız
oldum, başarısız oldukça çabaladım.. İşte başarımın sırrı..."
Magic Johnson
“ Basketbolcular ikiye ayrılır. Biz normal
adamlar vardır, diğer yanda ise tek başına Michael Jordan”
Magic Johnson:
“"Bazen Jordan o kadar güzel oynardı ki onu savunmaya çalışmak yerine potayı
güzel gören bir yerden Jordan’ın yapacağı şeyi izlemeyi seçiyordum, çünkü
ertesi gün herkes o hareketten bahsederken tam anlamıyla görememiş olmak
beni çıldırtıyordu..."
JORDAN-
"Yetenek maçı kazandırır ama zeka ve takım oyunu şampiyonluğu!"
Craig Eghlo=
'' Durdurmak mı? Öyle bir şansımız olabileceğine siz inandıysanız bende
inanıyorum o zaman, fakat hiç sanmıyorum. Durmanın anlamını sanırım
bilmiyor.''
''Bu senin için yeterince uzun mu?''
Michael Jordan maç sırasında kendisinden 8-10 cm kısa bir adamın üzerinden
smaç basıyor ve tribünden bir adam ''Sen onun üstünden mi basabilir
yorsun?'' gibilerinden laflar söylüyor. MJ bir dahaki hücumda 2.13 lük
adamın üzerinden smaç basıyor ve tribündeki adama yukarıdakini söylüyor.
''Ben Jordan'a maçta ne yapması gerektiğini
söylemezdim ama sana söylüyorum.''
Phil Jackson’dan Kobe 'ye ithaf.
“Herkes bir şekilde Michael Jordan gibi olmak
istiyor, bense her gün Michael Jordan olmak zorundayım.” Michael Jordan
"Michael saygı duyarak izlediğim ve bana
oynadığım günleri tekrar yaşatan tek oyuncu." Dr.J
Utkan Aktaş
(Bu yazıyı Kaynak ve yazarın ismi belirtilmeden yayınlayan siteler
hakkında yasal işlem yapılacaktır.)